GEÇMİŞTEN
GÜNÜMÜZE SİLLE MEZARLIKLARI VE BURALARDAKİ OSMANLI DÖNEMİ MEZAR TAŞLARINDAN
BAZI ÖRNEKLER
Ali IŞIK
ÖZET
Sille, tıpkı bütün tarihî Türk beldeleri gibi
baştanbaşa bir mezarlıklar beldesidir. Resmî kayıtlar burada dört mezarlığın
varlığına işaret etse de; saha incelemeleri Sille’nin güneyinde, batısında ve
kuzeyinde ikişerden altı mezarlığa sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Ne yazık
ki, bu mezarlıklardan, hâlen defin yapılan biri haricindekiler oldukça bakımsız
durumdadır. Oysa bu mezarlıkların içerisinde, Konya merkezindeki tarihî
mezarlıkların sahip olduğundan çok, sanat değeri yüksek Osmanlı Dönemi başlıklı
mermer mezar taşları bulunmaktadır.
Anahtar Kelimeler
Sille, Ak Mahalle, Subaşı, Gölbaşı, Mormi, Karataş,
mezarlık, kabristan, hazire, mezar taşları, şahide başlıkları.
I. GİRİŞ
Ebedî
âleme uğurlanan insanın cesedini bağrında muhafaza eden toprağa, dilimizde
yaygın olarak, Arapçada “ziyaret yeri” anlamına gelen “mezar” ve yine Arapçada “gömmek” anlamına gelen “kabir” (Mutçalı 1995: 683) kelimeleri
kullanılmaktadır. Günümüzde kullananların sayısı azalsa da, geçmişte, ölü
gömülen topraklara Arapçada “uyuyacak yer, yatak” anlamındaki “merkad” (Mutçalı 1995: 336), “bir
şeyin gömüldüğü yer” anlamındaki “makber”
(Mutçalı 1995: 683) ve “gömülme yeri” anlamındaki “medfen” (Mutçalı 1995: 273) kelimeleri
de kullanılmıştır. Etrafı çevrilerek ölü gömmeye tahsis edilmiş alanlara da “mezarlık”
ve “kabristan” denilmektedir. Bir de Arapçada “çitle çevrili yer” anlamındaki
“hazire”ler (Mutçalı 1995: 178) vardır ki; bunlar cami veya türbe etrafında,
içine girilmesi pek mümkün olmayan küçük mezarlıklardır (Çağbayır 2007:
II/1922).
II.
SİLLE MEZARLIKLARI
A.
Günümüzdeki Mevcut Mezarlıklar
Sille,
Takkeli Dağ (Küçük Gevele) ile Karabuğa Dağları arasında Sille Deresi’nin
açtığı vadide kurulmuş eski bir yerleşim yeridir (Tapur 2009: 16). Bağrında
yaşattığı tarihî eserlerin yanı sıra, kurulduğu vadinin karşısında/güneyinde,
batısında ve kuzeyindeki –neredeyse yerleşim alanına yakın bir yüzölçümüne
sahip- mezarları da Sille’nin eskiliğini/tarihîliğini teyit etmektedir.
Sille’nin
uydu görüntülerine göre güney ve batısında birer, kuzeyinde ise iki mezarlık
görülmektedir (Uydu Fotoğrafı: 1, 2, 3). Günümüzde Konya şehir merkezindeki
bütün mezarlıkların bakım ve yönetimi uhdesine verilen Konya Büyükşehir
Belediyesi Mezarlıklar Şube Müdürlüğünün -Sille’nin uydu görüntülerinin esas
alındığı anlaşılan- kayıtlarında da Sille’de Sille 1, 2, 3 ve 4 adlarıyla dört
mezarlık bulunmaktadır. Lakin saha incelemeleri, Sille’deki mevcut mezarlıkların
bu sayıdan fazla olduğunu ortaya koymaktadır. Nitekim daha eski yıllarda Sille
mezarlıkları üzerine yayın yapan araştırmacılar da aynı kanaattedirler (Özönder
1998: 183; Uz 2004: 315).
Yaptığımız
saha araştırması sonucu vardığımız kanaate göre Sille’nin mevcut mezarlıkları
-güneyden kuzeye- şunlardır:
1.
Ak Mahalle Aşağı/Yeni Mezarlık
Konya
şehir merkezini Sille’ye bağlayan Sille Caddesi üzerinde, Sille’nin hemen
girişinde, sağda/güneyde, Karataş Sokağı’nın üzerinden geçtiği köprünün de
karşı tarafındadır. Sınırları içinde yer aldığı mahallenin ismiyle anılsa da;
Silleliler tarafından “Aşağı Mezarlık” olarak bilinmektedir. Burası günümüzde
Sille’nin tek defin yapılan mezarlığıdır. Bu itibarla Sille mezarlıklarının en
bakımlısı olan mezarlığın, girişinin hemen solunda bir bekçi kulübesi bulunmaktadır
(Fotoğraf: 1).[1]
Mezarlıklar Şube Müdürlüğü tarafından 108 ila 112 arasında numaralandırılmış
beş adaya ayrılmış mezarlıkta düzenli bir yol ağı, ağaçlandırma ve
çiçeklendirme mevcuttur (Fotoğraf: 3). Ağırlıklı olarak Cumhuriyet Dönemi
mezarlarının yer aldığı bu bölümün, girişinin hemen sağ tarafı Silleliler
tarafından “Garipler Mezarlığı” olarak anılmaktadır. Sille’deki askerî depoda
görev yaparken vefat eden askerler buraya defnedildikleri için burası, dönemin
tanığı Sillelilerce bu adla anılır olmuştur.
Mezarlığın
güneyinde, en üst tarafında, etrafı muntazam ve yüksek taş duvarla çevrilip
ağaçlandırılması yapılmış bir de aile mezarlığı bulunmaktadır. Zamanında Sille
Belediyesinin hukuk müşavirliğini yapan Av. Ertuğrul Onur, belediyeden
alacaklarına mukabil burayı alarak aile mezarlığı hâline getirmiştir.
Mezarlığın
güneyinden batısına doğru uzanan bir koyak burayı Eski Mezarlık’tan
ayırmaktadır. Bu bölgede her iki mezarın da moloz taştan kuru kayma ihata duvarları
harap bir hâldedir. Mezarlığın yol kenarındaki sınırını teşkil eden ihata
duvarlarının yenileme ve sağlamlaştırma çalışmaları hâlen sürmektedir.
2.
Ak Mahalle Eski Mezarlık
Yeni
Mezarlık’ın batı tarafındaki yamaç boyunca kayalık bölgeye kadar uzanan geniş
bir alandır. Çetin bir arazi yapısı olan mezarlıkta ağırlıklı olarak Osmanlı
Dönemi mezarları yer almaktadır (Fotoğraf: 4). Yeni bölümünkinden biraz
yukarıda ve birbirine yakın kontrolsüz iki girişi olan bu mezarlık (Fotoğraf: 5),
Mezarlıklar Şube Müdürlüğünce 101 ila 107 arası numaralarla 7 adaya ayrılmışsa
da bu adalar arasında düzenlenmiş bir yol ağı mevcut değildir (Harita: 1). Arazi
şartları sebebiyle çoğu mezarlara güçlükle ulaşılabilmektedir.
Mezarlığın
girişlerine ve yola yakın kesiminde yeni definler görülmektedir. Diğer yandan mezarlıkta
bazı Osmanlı Dönemi mezarlarının taşları da yenilendiğinden ilk bakışta bunlar
da yeni definmiş gibi algılanmaktadır.
Kaynaklara
göre Sille’nin yetiştirdiği birçok önemli şahsiyet burada medfundur. Babası Üsküp
kadılarından Osman Hâkî Dede (ö. 1836), Silleli Hacı Şaban Efendi (ö. 1944),
Silleli Müderris Osman Efendi (ö. 1934), ulemadan Hacı Hafız Efendi’nin oğlu
müderris ve hattat Musa Efendi (ö. 1935), Hacı İsmail Nazîfî (ö. 1887), oğlu
Büyük Hoca Mustafa Efendi (ö. 1928) (Uz 2004: 316) ile Silleli halk şairleri
Figânî (ö. 1928), Feşânî (ö. 1320) ve Merdânî (ö. 1296) (Akça 1940: 75, 101,
181) bunlardan bazılarıdır.
Mezarlıkta
ilk bakışta mermer mezar taşları pek fark edilmezse de; Sille’nin, Osmanlı
Dönemine ait sanat değeri yüksek mermer mezar taşlarının kahir ekseriyeti bu mezarlıkta
yer almaktadır. On yıldır ara ara ziyaret ettiğimiz bu taşların, her ziyaretimizde
kimilerinin kırıldığını, kimilerinin de yosunlarla kaplandığını görmek bizi
fazlasıyla üzmektedir. Behemehâl bu mezarlara mezarın sahibini gösteren
plaketler bırakarak şahidelerini koruma altına almak gerekmektedir.
Buradaki
Osmanlı Dönemi mezar taşlarının en eski tarihlileri H 1200’lerin ilk çeyreğine,
diğer bir ifadeyle XIX. yüzyıl başlarına aittir.
Mezarlıklar
Şube Müdürlüğü tarafından Aşağı/Yeni Mezarlık ile Büyük/Eski Mezarlık “Sille-1
Mezarlığı” adı altında birleştirilmiştir. Her iki mezarlığın müşterek
sınırlarının uzunluğu 1.397 metre, alanı ise 66.642 m2dir (Harita:
1).
3.
Subaşı (Gölbaşı) Mezarlığı
Sınırları
içerisinde bulunduğu mahalleden dolayı Subaşı, güneybatı tarafındaki eski
Gölevi Göleti[2]
sebebiyle de Gölbaşı Mezarlığı olarak anılan mezarlık, Aya Eleni Kilisesi’nin
kuzeybatı taraflarından itibaren eski Tatköy yoluna kadar uzanmaktadır (Fotoğraf:
6). Mezarlığın, moloz taştan kuru kayma ihata duvarları gibi içerisi de oldukça
bakımsızdır. Ak Mahalle mezarlıklarıyla yanı başındaki Mormi Mezarlığı’na göre
arazi şartları defne oldukça müsait olan mezarlık, defne kapalıdır. Girişi;
Baraj Caddesi üzerinde, bu caddenin Hükümet Caddesi ile kesiştiği noktanın az
yukarısındadır. Bu giriş, eski Tatköy yolunun da başlangıcıdır. Kuzey komşusu
olan Mormi Mezarlığı’na da buradan girilmektedir (Fotoğraf: 7, 8).
Mezarlıkta
mermer mezar taşlarının güzel örnekleri mevcutsa da bunların mevcudu Akmahalle Büyük/Eski
Mezarlık’a kıyasla oldukça azdır. Buradaki mezarlarda çoğunlukla kullanılan taş
Sille’nin kendi taşıdır. Gerek mermer, gerekse Sille taşından şahidelerde
rastladığımız en erken tarih H 1100’ün ortalarıdır (XVIII. yüzyılın ilk
yarısı).
Osmanlı
Döneminde Sille’de kendi adıyla anılan bir tekkesi olan Şeyh Ali Halvetî (ö.
1147/1735)’nin kabri mezarlığın giriş kısmına yakın bir yerde bulunmaktadır (zaviyesi
için bk. Sarıköse 2008: 187). Hemen yanı başında oğlu ile birlikte yatan Ali
Halvetî’nin mezar taşı, ilk defa tespit ettiğimiz on yıl kadar öncesine göre,
okunmasını güçleştirecek kadar yosunlanmıştır (Fotoğraf: 9).
4.
Mormi Mezarlığı (Yukarı Mezarlık)
Sille’nin
batısında, Baraj Caddesi’nin sol tarafında, Mormi Camii’nin tam karşısına düşen
tepe yamacındaki Şapel’in yukarısına doğru, batısı ile kuzey taraflarında oluşan
mezarlık, mezkûr tepenin zirvesine, oradan da kuzey yamaçlarına kadar
uzanmaktadır. Baraj Caddesi boyunca uzanan ihata duvarları yenilenmiş; duvarları
derzlenip üzeri beton saçakla kaplanmıştır. Batısında, en tepe noktasındaki
ihata duvarları, herhalde Şapel’in restorasyonu sırasında yıkılmış; şapel
hizasından itibaren aşağı girişe doğru taştan bir yürüyüş yolu oluşturulmuştur (Fotoğraf:
6, 7). Mezarlığın girişi yeniden yapılıp, derzlenerek üstü betonlanmıştır. Define
kapalı olan mezarlık oldukça bakımsızdır.
Baraj
istikametinde gittikçe yükselen tepenin zirvesi ile Baraj Caddesi’ne bakan dik
yamaçta mezarlar daha yoğundur. Mezarlıkta ilk bakışta Osmanlı Dönemine ait
mezar taşları hâkimse de; Cumhuriyetin ilk yıllarına ait mezar taşları da
görülmektedir. Oldukça yıpranmış birkaç mermer mezar taşının görüldüğü
mezarlıkta ağırlıklı olarak Sille taşı kullanılmıştır (Fotoğraf: 10, 11).
Mezarlıklar
Şube Müdürlüğü kayıtlarına göre 101 ve 102 numaralı birer adadan oluşan Subaşı
ve Mormi mezarlıklarının müşterek çevresi 627 metre, alanı da 22.687 m2dir
(Harita: 2).
5.
Karataş Mezarlığı 1
Mezarlıklar
Şube Müdürlüğünün adlandırmasıyla “Sille 3 Mezarlığı”, eski Karataş
Mahallesi’nin kuzeyindeki bir yayla üzerinde, Karataş Mahallesi’ni Baraj
Caddesi’ne bağlayan yolun sol tarafındadır. Mezarlığı çevreleyen duvarlar
yenilenip, beton saçak altına alınmıştır. Mezarlıklar Şube Müdürlüğünün
kayıtlarına göre mezarlığın çevresi 345 m, alanı 7.580 m2dir
(Harita: 3). Defin yapılmayan mezarlıkta bütün şahideler Sille taşından,
tarihleri de H 1300’lerle M 1950’lerdir (XIX. yüzyıl sonu ila XX. yüzyılın ilk
yarısı). Mezarlığın giriş kısmına yakın bir kesimde dikkat çeken Marmara
mermerinden iki günümüz mezarı, eski iki mezarın yenilenmesinden ibarettir
[Adviye Günbaş (ö. 1948); Şaban Ali Günbaş (ö. 1958)]. Bakımsız olan
mezarlıktaki çoğu mezar taşlarının durumu içler acısıdır (Fotoğraf: 12, 13, 14,
15).
6.
Karataş Mezarlığı 2
Karataş
1’in doğusunda ve aşağı tarafında küçük bir mezarlıktır. Mezarlıklar Şube
Müdürlüğü kayıtlarına göre Sille 4 Mezarlığı’nın çevresi 96 m, alanı 506 m2dir
(Harita: 4). Mezarlığın ihata duvarı yenilenip, üzeri beton saçakla kapatılsa
da; içerisi bakımsızdır. Günümüzde defin yapılmayan mezarlıkta bütün mezar
taşlarında Sille taşı kullanılmıştır. Yenilenen birkaç mezarın baş taşına
mermer kitabe plaketi oturtulmuştur. Mezar taşlarının tarihleri diğer
Karataş’la aynıdır (Fotoğraf: 16, 17; Uydu Fotoğrafı: 3).
7.
Subaşı/Kârhane Camii Haziresi
Sille’de
-tam da tanımına uygun- gözlerden ırak bir de hazire bulunmaktadır. Bu hazire, Subaşı/Kârhane
Camii’nin avlu girişinin sol tarafındadır. Kenar uzunluğu 7-8 metre civarındaki
kare biçimli hazire tamamen ağaççıklarla kaplanmış durumdadır ve sadece batı
tarafında üç beş mezar taşı görülebilmektedir (Fotoğraf: 18). Bu mezar
taşlarından anlaşıldığı üzere hazirede yer alan mezarlar tamamen Osmanlı
Dönemine aittir. Bu gün cenaze defnedilmeyen bu mezarlıkta camide görev almış
bazı din görevlileri ve yakınlarının yanı sıra mahalle sakinlerinin de
kabirleri bulunmaktadır (Sarıköse 2008: 177). Hazirenin batı tarafında
seçilebilen mezar taşlarından gri mermerden ve biri fes (Fotoğraf: 19), diğeri
kavuk başlıklı (Fotoğraf: 20) iki başucu şahidesi oldukça dikkate şayandır
(Diğer mezar taşları Sille taşındandır). Bunlardan fes başlıklı olan Safer
1321 (Nisan-Mayıs 1903) tarihlidir ve “Mülâzım el-Hac Muhammed
Efendi mahdûm-ı âlîleri Celâleddin”e aittir. Kavuk başlıklı ve daha mücessem
yapılı olanın kitabesinin künye ve tarih bölümünü havi kısmı tamamen toprağa
gömülü hâldedir. Konya’daki benzerlerinden yola çıkarak, şahideyi; malzeme,
yapım ve hat özellikleri itibariyle H 1100’lerin sonu ile 1200’lerin başına
tarihlemek mümkündür ki; bu şahide, İbrahim Hakkı Konyalı’nın: “Câmiin önündeki
mezarın başındaki muntazam kitabeden öğrendiğimize göre burada h. 1220[3] yılında ölen
câmi imamı Mehmed oğlu Ali Efendi gömülüdür” (1997: 527) şeklinde naklettiği
mezar taşı olmalıdır.[4]
Moloz
taşla yapılmış, üzeri yakın zamanda betonla kaplanmış ihata duvarlarıyla
çevrili Subaşı/Kârhane Camii Haziresi’nde mevcut az sayıdaki mezar taşı H 1200
senesinin ilk çeyreği ile 1300 senesinin ilk yarısına aittir.
B.
Günümüzde Mevcut Olmayan Mezarlıklar
1.
Sille Şehitliği
Sille
mezarlıklarını söz konusu eden bazı yayınlarla (Komisyon ts.: 32; Özönder 1998:
187; a.mlf. 2004: 349) bunları referans alan bir doktora tezinde (Sarıköse
2008: 238-239) bir Sille şehitliğinden söz edilmekte; hatta Çevrikler Mezarlığı’ndaki
bu şehitlikte Millî Mücadele’de şehit düşen 52 asker ve subayın medfun olduğu
ifade edilmektedir. Biz bu bilgileri farklı yazılı metinlerle
doğrulayamadığımız gibi, araştırmamız esnasında bize rehberlik eden Sillelilere
de teyit ettiremedik. Saniyen yukarıda Akmahalle Aşağı/Yeni Mezarlık’ı
anlatırken giriş kısmında bir garipler mezarlığından söz etmiştik. Günümüzün
kabulüyle görev şehidi addedilen bu gençlerimizin yattığı yer, Sillelilerce bir
şehitlik olarak değil de; isimsiz yatanlarından dolayı garipler mezarlığı
olarak adlandırılmıştır.
2.
Gayrimüslim Mezarlıkları
1923
yılı mübadelesine kadar Sille, Müslümanlarla Ortodoks Hristiyan Karamanlı
Türkleri ve Rumların birlikte sükûn içerisinde yaşadığı bir barış beldesidir. Mübadele
öncesinde Silleli Ortodokslar, cenazelerini bazı kiliselerin etrafında oluşan
mezarlıklarına defnediyorlardı. Günümüzde bu gayrimüslim mezarlıklarından üçü
bilinmektedir. Birisi Aya Eleni Kilisesi’nin yukarısında, güneybatı tarafına
düşen tepe üzerinde, Sille’yi Sarayköy’e bağlayan Özay Sokağı’nın hemen
aşağısındadır. (Fotoğraf: 21; Uydu Fotoğrafı: 4). Yer yer harap olmuşsa da; moloz
Sille taşından kuru kayma olarak yapılan ihata duvarları ayaktadır. Doğuya
doğru meyilli zemininde hiçbir mezar belirtisi mevcut değildir. “Hıdırellez
Kilisesi” denilen bir de kilisenin bulunduğu bu mezarlığın alt kısmında, ikinci
bir mezarlık bulunuyordu (Özönder 1998: 184) (Fotoğraf: 22; Uydu Fotoğrafı: 5).
Bu fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere, günümüzde bu mezarlığın bulunduğu
alanın üzerine -Tepeköy’den gelerek Sille’ye yerleşen bazı kişilerce- ev ve
çardaklar kondurulmuştur.
Üçüncü
gayrimüslim mezarlığı da Konya şehir merkezinin 5 km kuzeybatısında, Sille’nin
2 km güneyinde, günümüzde askerî bölge içerisinde kalan Ak Manastır yakınındaki
mezarlıktır. Bu mezarlığa Konyalı gayrimüslimlerin de cenazelerinin
defnettikleri bilinmektedir (Sarıköse 2008: 238).
III.
MEZARLARDA KULLANILAN TAŞLAR
Sille
mezarlıklarının en eski şahideleri, daha ziyade Ak Mahalle Eski Mezarlık ile Mormi
Mezarlığı’nda görülen kaba yontulmuş, iri Sille taşlarıdır. Üzerlerinde hiçbir
yazı bulunmayan bu mezar taşlarının tarihi hakkında tahmin yapmak oldukça
zordur (Fotoğraf: 23).
Sadece
Sille’nin değil, bütün Konya mezarlıklarında, geçmişten günümüze, en yaygın
olarak kullanılan mezar taşları, bir andezit türü olan “Sille taşı” veya “ken
taşı” adlarıyla tanınan taştan mamuldür (Fotoğraf: 24).
Mormi
Mezarlığı’nda dikkatimizi çeken birkaç mezar yapısı da Sille’deki mezar
yapıları ve taşlarının tekâmülünü göstermesi açısından önemlidir. Sille
taşından çerçeveli ve iki şahideli, hatta baş şahidesi kaba da olsa kavuk
başlıklı bu mezarlarda kitabe mevcut değildir (Fotoğraf: 25).
Subaşı
ve Mormi mezarlıklarında seyrek, Akmahalle Eski/Büyük Mezarlık’ta oldukça fazla
mezarın şahidelerinde mermer kullanılmıştır. Bu tip mezarlarda baş ve ayak
taşları, Sille taşlarıyla örülen sandukaların üzerini kapatan pehlelerde açılan
oyuklara oturtulmuştur (Fotoğraf: 26, 27)
Sille
mezarlıklarında nadir de olsa üçüncü bir taş türü olarak Gödene taşı da
görülmektedir (Fotoğraf: 28).
Akmahalle
Aşağı/Yeni Mezarlık’ta Cumhuriyet Döneminin mezar yapısı tekâmülünü de izlemek
mümkündür. Konya merkezi ile paralellik gösteren bu tekâmülde 1940 ila 1960’lı yıllarda
Sille taşından baş taşına mermerden kitabe plaketleri oturtulmaya başlamış (Fotoğraf:
29); bu dönemi müteakiben beton-mozaikten (Fotoğraf: 30), ardından da Marmara
mermerinden mezar yapıları tercih edilmiştir (Fotoğraf: 31).
IV.
MEZAR VE MEZAR TAŞLARININ BİÇİMİ
Sille
mezarlıklarında yaygın olarak çerçeveli ve sandukalı olmak üzere
iki tür mezar yapısı dikkati çekmektedir. Taşları işlensin işlenmesin, üzerinde
kitabe bulunsun bulunmasın, Sille mezarları baş ve ayakucu
taşlarından/şahidelerden oluşmaktadır. Çerçeveli mezarlarda baş ve ayakucu
şahidelerinin arası gerek yekpare, gerekse parça taşlarla çevrilerek, mezar bir
çerçeve içine alınmaktadır (Fotoğraf: 32, 33, 34).
Sille’de,
şahideleri mermerden olan mezarlar hep sandukalıdır. Böyle mezarlarda,
kabirlerin üzerinde yükseklikleri 1-1,5 m civarında Sille taşlarından bir
sanduka örülmüş, üzeri de baş ve ayakuçlarında şahidelerin oturacağı oyuklar
bulunan kapak taşları (pehleler) ile kapatılmıştır. Pehlelerin bazılarının
ortalarında da baklava dilimi, dairevi ve dörtgen biçimli rahmet oyukları/çiçeklikler
bulunmaktadır (Fotoğraf: 35). Sandukalı mezarların bazılarında ise yekpare
pehleler yerine baş ve ayakuçlarına yine şahidelerin oturması için oyuklar
bulunan kaide taşları kullanılmıştır (Fotoğraf: 36). Mormi Mezarlığı’ndaki bir
mezarda ise sanduka yekpare dört taştan oluşturulmuştur (Fotoğraf: 37).
Sille’de
Akmahalle Eski Mezarlık’ta tek örnek olarak gördüğümüz farklı bir mezar türü de
kaideli mezar yapısıdır. Doktor Yüzbaşı Salim Bey’in hanımı Nadire ile
kızı Nebahat’ın yattığı (R?) 1339/1923 tarihli bu mezar; -göründüğü kadarıyla-
düzgün kesme Sille taşından iki katlı kaidenin üzerinde Sille taşından kıblevî[5]
tek şahideyi taşıyan silmeli yekpare pehleden oluşmaktadır (Fotoğraf: 38).
Mezar
taşlarının biçimine gelince; bu başlık altında Sille’deki mezar şahideleri tepeliklerinin
biçimine göre sınıflandırılacaktır. Buna göre:
a.
Düz tepeliler (Fotoğraf: 29).
b.
Tek kemerliler (Fotoğraf: 24)
c. Dalgalı
kemerliler (Fotoğraf: 39, 40)
ç.
Üçgen alınlıklılar (Fotoğraf: 41). Şahideleri mermerden mezarların ayakucu taşlarında
da genellikle üçgen tepelik kullanılmıştır (Fotoğraf: 42).
d.
Madalyonlular (Fotoğraf: 43)
e.
Güneş tepelikliler (Fotoğraf: 44)
f. Başlıklı
mezar taşları (Sille mezarlıklarında görülen başlıklı şahideler aşağıda ayrı
bir başlık altında ele alınacaktır.)
1.
MEZAR TAŞI BAŞLIKLARI
Osmanlı
Dönemine ait mermerden erkek mezar taşlarının ekserisi, kadınlara ait olanların
da bazıları başlıklıdır. Sille taşından başlıklı mezar taşlarının Sille’ye özgü
olanlarının sayısı ne yazık ki çok az sayıdadır. Osmanlı Dönemine ait mermerden
genç kız mezar taşları taç başlıklı yahut hotozludur.
1.1.
Erkek Şahide Başlıkları
a.
Sarık Başlıklılar
Mezar
taşı kitabelerinden anlaşıldığı kadarıyla Osmanlı Dönemine ait Sille mezar
taşlarındaki sarık başlıklar, sahibinin içtimai statüsü hakkında ipucu vermekle
birlikte, bazıları dışındakiler herhangi bir meslek veya meşrebi sembolize
etmemektedir. Bunların mermer olanlardan biri “bostancı ve ağa” (Fotoğraf: 45),
diğerleri “ağa” (Fotoğraf: 46, 47), Sille taşından olanlar ise kitabesiz
şahidelerdir (Resim 48, 49).
b.
Kavuk Başlıklılar
Osmanlı
Dönemi mermer erkek mezar taşlarında sarık başlıklara göre daha dikkat çekici
olan kavukların da tıpkı sarık başlıklar gibi, herhangi bir meslek veya meşrebi
sembolize ettiği kitabelerinden belirlenememektedir. Hatta bu kavuk başlıkların
gösterişlilerinden biri “hacı” ve “ağa” unvanlı sekiz yaşında bir çocuğa aittir
(Fotoğraf: 50).
Sille’de
en fazla dikkati çeken bir kavuk başlık türü de kâtibî başlıklardır (Fotoğraf:
27, 42).
c.
Sikke Başlık
Malum
olduğu üzere sikke Mevleviliğin simgesidir. Bu itibarla gerek başlık, gerekse
sembol olarak Mevlevî mezar taşlarında kullanılagelmiştir. Akmahalle Eski
Mezarlık’ta, Konya’daki güzel örneklerinden hiç de geri kalmayan dal sikkeli
bir mezar taşı bulunmaktadır (Fotoğraf: 51).
d.
Fes Başlıklar
Sille
mezarlıklarında siluet itibariyle fes-sarık karışımı başlıklı mezar taşlarının
yanında, Akmahalle Eski Mezarlık’ta birkaç çocuk mezarında Azizî fes
başlıkların güzel örneklerine de rastlanmaktadır (Fotoğraf: 52).
1.2.
Kadın Şahide Başlıkları
Sille
mezarlıklarında Sille taşından kadınlara ait Osmanlı Dönemi mezar taşlarında tıpkı
erkek mezarlarında olduğu gibi dairevi ve sivri kemerli yahut üçgen alınlıklı mezar
taşları da görülmekle birlikte, çoğunlukla dalgalı/çok kemerli başucu taşları
tercih edilmiştir. Mermerden olanlarında ise sivri kemerli (Fotoğraf: 53) ve
üçgen alınlıklıların (Fotoğraf: 41) yanında çiçeklerden oluşmuş gelin tacını
andıran taç (Fotoğraf: 54) ve hotoz
başlıklar (Fotoğraf: 55) da görülmektedir. Akmahalle Eski Mezarlık’ta yer alan
bir hotoz başlık ise; hotozu, saçları ve stilize yüzü ile âdeta bir
gelin başı görünümdedir (Fotoğraf: 56). Bu özellikleri itibariyle bu taşın,
Konya merkezindeki tarihî mezarlıklarda yer alan ve müzelerde sergilenen hotoz
başlıklı mezar taşları arasında bir benzeri mevcut değildir.
2.
MEZAR TAŞI SÜSLEMELERİ
Sille
mezarlıklarında çoğunluğu oluşturan Sille taşından mamul mezar taşlarında
süsleme yok denecek seviyededir. Ara ara görülen bazı süsleme unsurları ise
çiçek şeklinde stilize edilen ışınlı güneş başlıkla ay, yıldız gibi diğer
kozmik unsurlarla servi motiflerinden oluşmaktadır (Fotoğraf: 44, 57). Kozmik
unsurların en dikkat çekicilerinden biri –Konya mezarlıklarında dahi örneğine
rastlamadığımız- Subaşı/Kârhane Camii Haziresi’ndeki Mülazım el-Hac Muhammed
Efendi’nin oğlu Celaleddin’in başucu şahidesinin fes başlığının üzerindeki
sekiz kollu yıldız ve onu ihata eden hilal kabartmasıdır (Fotoğraf: 19-a).
Sille
taşlılarına nispetle çok daha az sayıda olan mermerden mamul mezar taşları ise
süsleme açısından zengindirler. Kadın ve erkek başucu taşlarında dikkati çeken
ilk süsleme unsuru –yukarıda zikrettiğimiz- başlıklardır.
Mermer
şahidelerde kadınların başucu, erkeklerin ise ayakucu taşları süsleme açısından
daha zengindir. Kadınların başucu şahidelerinde akantus yaprakları, kıvrım
dallar, gül, lale gibi çeşitli çiçek motifleri görülürken (Fotoğraf: 46, 60, 61);
kadınlara nazaran daha dikkat çekici erkek ayakucu şahidelerinde ise servi (Fotoğraf:
62), servi ile birlikte üzüm salkımları (Fotoğraf: 63), hevenk hevenk
meyveleriyle hurma ağacı (Fotoğraf: 64) ve taşların kemer kısmında bir yelpaze
gibi iki yana kıvrılan yaprak motifleri izlenmektedir (Fotoğraf: 65).
2.1.
Hat/Yazı
Sille
mezar taşlarında kullanılan diğer bir süsleme unsuru da yazılardır.
Osmanlı
Dönemine ait Sille taşından mezar taşlarında nadir olarak aynı hattın güzel
örneklerine de rastlansa da (Fotoğraf: 24, 58); yaygın olarak “basit” veya
“avam/halk” sıfatlarıyla nitelenen sülüs hattır (Fotoğraf: 43, 59). Tıpkı
süslemede olduğu gibi mermer şahidelerde sülüs (Fotoğraf: 27, 60, 66 vd.) ve ta’lik
hattın (Fotoğraf: 53, 61 vd.) güzel örnekleri mevcuttur.
Sille
mezar taşlarında yazılar genellikle taşlara kabartma tekniğiyle hakkedilmiştir.
SONUÇ
Mezarlıklar,
sadece defin yapılan mahaller değildir. Buralardaki mezar taşları, bu aziz
toprakların tapu senetleri durumunda olduğu gibi, yaşanan dönemlerin
sosyo-ekonomik yapısını, kültür ve sanat anlayışları ile dil özelliklerini de
aksettirir. Bu itibarla mezar taşları önemli birer yazılı tarihî belgedir. Bu
bakımdan kâğıda yazılı tarihî belgeler gibi bu taşa yazılı belgelerin de
behemehâl muhafaza altına alınması gerekir.
KAYNAKÇA:
A.
Kitaplar:
AKÇA,
A. Kemal (1940), Sille’nin Halk Şairleri, Konya: Haşim Basımevi.
BİLDİRİCİ,
Mehmet (2008), Sille’nin Tarihi Tarihî Güzellikleri, Yersiz (PDF kitap)
ÇAĞBAYIR,
Yaşar (2007), Ötüken Türkçe Sözlük, I-V, İstanbul.
GÖLPINARLI,
Abdülbaki (ts.), Tarikat Taşları, Giyimleri ve Osmanlı Devri Serpuşları,
Mevlâna Müzesi, Yazma Nu. 216.
KARA
Hacer-Şerife DANIŞIK (2005), Konya Mezarlıkları ve Mezar Taşları, Konya:
Meram Belediyesi Yay.
KOMİSYON
(ts.), Konya ve Karaman Şehitlikleri, Ankara.
KONYALI,
İbrahim Hakkı (1997), Konya Tarihi, Ankara.
MUTÇALI,
Serdar (1995), Arapça-Türkçe Sözlük, İstanbul: Dağarcık Yayınları.
ÖZÖNDER,
Hasan (1998), Sille: Tarih, Kültür, Sanat, Konya.
B.
Tez, Bildiri ve Makaleler:
IŞIK,
Ali (2005), “Sille Mezar Taşları Üzerine Bir Tasnif Denemesi”, Yeni İpek
Yolu Konya Kitabı VIII, s. 289-307.
ÖZÖNDER,
Hasan (2004), “Konya Şehitlikleri”, Yeni İpek Yolu Konya Kitabı VII, s.
343-363 (349).
SARIKÖSE,
Barış (2008), “Osmanlı Döneminde Sille”, Selçuk
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı Yakınçağ Tarihi
Bilim Dalı, (Doktora Tezi), Konya.
TAPUR,
Tahsin (2009), “Konya’da Tarihî Bir Yerleşim Merkezi: Sille”,
Türk Coğrafya Dergisi, S. 53, s. 15-30.
UZ,
M. Ali (2004), “Konya Hazire ve Kabristanları II”, Yeni İpek Yolu Konya
Kitabı VII, s. 301-342.
C.
Arşiv Belgeleri:
Konya
Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Şube Müdürlüğü Arşivi.
Ç.
Kaynak Kişiler:
Ahmet
Göçergi (Sille 1962)
Hüsnü
Kılınçaslan (Sille 1940)
Yaşar
Bulut (Sille 1950)
[1]
Bu bildiriyi bitirdiğimizin iki ay kadar sonrasında, Sille Sempozyumu arifesinde
Mezarlıklar Şube Müdürlüğü tarafından mevcut mezarlık girişinin tamamen
kaldırılarak genişletildiğini; girişin hemen solundaki bekçi kulübesinin de
yıkılıp, genişletilen girişin sağ tarafına Sille taşından, kiremit kaplı kırma
çatılı ve caddeye cepheli olarak yeniden inşa edildiğini gördük (Fotoğraf: 2).
[2]
Sille Yukarı Mahalle’de Sille Çayı’nın daralan yerinde taş duvarlarla
çevrilerek gölet oluşturulmuştur. Duvar yüksekliği 1,5-2 m kadardır. Depolama
hacmi yaklaşık 150 m x 40 m 1 m = 6.000 m3 olarak kabul edilebilir.
Önemli bir tarihi su yapısıdır (Bildirici 2008: 48).
[3]
Miladi 1805-06.
[4]
Mezkûr caminin kapısı üzerindeki tek satırlık “Sâhibü’l-hayrât Hâcî Mûsâ kızı Hadîce
rûhuna Fâtiha sene 1290” (1873-74) kitabesine göre caminin inşa tarihi H 1290
senesidir. Konyalı’nın yukarıdaki nakline göre Kavuk başlıklı şahidenin sahibi
olan cami imamı Mehmet oğlu Ali Efendi’nin vefat tarihi ise H 1220
(1805-06)’dir. Bu durumda Musa kızı Hatice Hanım, Subaşı Kârhane Camii’ni ya
onartmış ya da müceddeden inşa ettirmiş olmalıdır.
[5]
Sille’de mezarların yönü doğu-batı yönündedirler. Tabiatıyla şahideler de
çoğunlukla bu istikamettedir. Ancak bazı mezarlarda şahideler, kuzey-güney istikametindedir
ve dolayısıyla kıbleye bakmaktadırlar. Böyle şahideler tarafımızdan kıblevî olarak
nitelendirilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder