7 Ekim 2017 Cumartesi

Sille Mezarlıkları ve Mezar Taşları

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE SİLLE MEZARLIKLARI VE BURALARDAKİ OSMANLI DÖNEMİ MEZAR TAŞLARINDAN BAZI ÖRNEKLER
Ali IŞIK

ÖZET
Sille, tıpkı bütün tarihî Türk beldeleri gibi baştanbaşa bir mezarlıklar beldesidir. Resmî kayıtlar burada dört mezarlığın varlığına işaret etse de; saha incelemeleri Sille’nin güneyinde, batısında ve kuzeyinde ikişerden altı mezarlığa sahip olduğunu ortaya koymaktadır. Ne yazık ki, bu mezarlıklardan, hâlen defin yapılan biri haricindekiler oldukça bakımsız durumdadır. Oysa bu mezarlıkların içerisinde, Konya merkezindeki tarihî mezarlıkların sahip olduğundan çok, sanat değeri yüksek Osmanlı Dönemi başlıklı mermer mezar taşları bulunmaktadır.

Anahtar Kelimeler
Sille, Ak Mahalle, Subaşı, Gölbaşı, Mormi, Karataş, mezarlık, kabristan, hazire, mezar taşları, şahide başlıkları.

I. GİRİŞ
Ebedî âleme uğurlanan insanın cesedini bağrında muhafaza eden toprağa, dilimizde yaygın olarak, Arapçada “ziyaret yeri” anlamına gelen “mezar” ve yine Arapçada “gömmek” anlamına gelen “kabir” (Mutçalı 1995: 683) kelimeleri kullanılmaktadır. Günümüzde kullananların sayısı azalsa da, geçmişte, ölü gömülen topraklara Arapçada “uyuyacak yer, yatak” anlamındaki “merkad” (Mutçalı 1995: 336), “bir şeyin gömüldüğü yer” anlamındaki “makber” (Mutçalı 1995: 683) ve “gömülme yeri” anlamındaki “medfen” (Mutçalı 1995: 273) kelimeleri de kullanılmıştır. Etrafı çevrilerek ölü gömmeye tahsis edilmiş alanlara da “mezarlık” ve “kabristan” denilmektedir. Bir de Arapçada “çitle çevrili yer” anlamındaki “hazire”ler (Mutçalı 1995: 178) vardır ki; bunlar cami veya türbe etrafında, içine girilmesi pek mümkün olmayan küçük mezarlıklardır (Çağbayır 2007: II/1922).
II. SİLLE MEZARLIKLARI
A. Günümüzdeki Mevcut Mezarlıklar
Sille, Takkeli Dağ (Küçük Gevele) ile Karabuğa Dağları arasında Sille Deresi’nin açtığı vadide kurulmuş eski bir yerleşim yeridir (Tapur 2009: 16). Bağrında yaşattığı tarihî eserlerin yanı sıra, kurulduğu vadinin karşısında/güneyinde, batısında ve kuzeyindeki –neredeyse yerleşim alanına yakın bir yüzölçümüne sahip- mezarları da Sille’nin eskiliğini/tarihîliğini teyit etmektedir.
Sille’nin uydu görüntülerine göre güney ve batısında birer, kuzeyinde ise iki mezarlık görülmektedir (Uydu Fotoğrafı: 1, 2, 3). Günümüzde Konya şehir merkezindeki bütün mezarlıkların bakım ve yönetimi uhdesine verilen Konya Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Şube Müdürlüğünün -Sille’nin uydu görüntülerinin esas alındığı anlaşılan- kayıtlarında da Sille’de Sille 1, 2, 3 ve 4 adlarıyla dört mezarlık bulunmaktadır. Lakin saha incelemeleri, Sille’deki mevcut mezarlıkların bu sayıdan fazla olduğunu ortaya koymaktadır. Nitekim daha eski yıllarda Sille mezarlıkları üzerine yayın yapan araştırmacılar da aynı kanaattedirler (Özönder 1998: 183; Uz 2004: 315).
Yaptığımız saha araştırması sonucu vardığımız kanaate göre Sille’nin mevcut mezarlıkları -güneyden kuzeye- şunlardır:
1. Ak Mahalle Aşağı/Yeni Mezarlık
Konya şehir merkezini Sille’ye bağlayan Sille Caddesi üzerinde, Sille’nin hemen girişinde, sağda/güneyde, Karataş Sokağı’nın üzerinden geçtiği köprünün de karşı tarafındadır. Sınırları içinde yer aldığı mahallenin ismiyle anılsa da; Silleliler tarafından “Aşağı Mezarlık” olarak bilinmektedir. Burası günümüzde Sille’nin tek defin yapılan mezarlığıdır. Bu itibarla Sille mezarlıklarının en bakımlısı olan mezarlığın, girişinin hemen solunda bir bekçi kulübesi bulunmaktadır (Fotoğraf: 1).[1] Mezarlıklar Şube Müdürlüğü tarafından 108 ila 112 arasında numaralandırılmış beş adaya ayrılmış mezarlıkta düzenli bir yol ağı, ağaçlandırma ve çiçeklendirme mevcuttur (Fotoğraf: 3). Ağırlıklı olarak Cumhuriyet Dönemi mezarlarının yer aldığı bu bölümün, girişinin hemen sağ tarafı Silleliler tarafından “Garipler Mezarlığı” olarak anılmaktadır. Sille’deki askerî depoda görev yaparken vefat eden askerler buraya defnedildikleri için burası, dönemin tanığı Sillelilerce bu adla anılır olmuştur.
Mezarlığın güneyinde, en üst tarafında, etrafı muntazam ve yüksek taş duvarla çevrilip ağaçlandırılması yapılmış bir de aile mezarlığı bulunmaktadır. Zamanında Sille Belediyesinin hukuk müşavirliğini yapan Av. Ertuğrul Onur, belediyeden alacaklarına mukabil burayı alarak aile mezarlığı hâline getirmiştir.
Mezarlığın güneyinden batısına doğru uzanan bir koyak burayı Eski Mezarlık’tan ayırmaktadır. Bu bölgede her iki mezarın da moloz taştan kuru kayma ihata duvarları harap bir hâldedir. Mezarlığın yol kenarındaki sınırını teşkil eden ihata duvarlarının yenileme ve sağlamlaştırma çalışmaları hâlen sürmektedir.
2. Ak Mahalle Eski Mezarlık
Yeni Mezarlık’ın batı tarafındaki yamaç boyunca kayalık bölgeye kadar uzanan geniş bir alandır. Çetin bir arazi yapısı olan mezarlıkta ağırlıklı olarak Osmanlı Dönemi mezarları yer almaktadır (Fotoğraf: 4). Yeni bölümünkinden biraz yukarıda ve birbirine yakın kontrolsüz iki girişi olan bu mezarlık (Fotoğraf: 5), Mezarlıklar Şube Müdürlüğünce 101 ila 107 arası numaralarla 7 adaya ayrılmışsa da bu adalar arasında düzenlenmiş bir yol ağı mevcut değildir (Harita: 1). Arazi şartları sebebiyle çoğu mezarlara güçlükle ulaşılabilmektedir.
Mezarlığın girişlerine ve yola yakın kesiminde yeni definler görülmektedir. Diğer yandan mezarlıkta bazı Osmanlı Dönemi mezarlarının taşları da yenilendiğinden ilk bakışta bunlar da yeni definmiş gibi algılanmaktadır.
Kaynaklara göre Sille’nin yetiştirdiği birçok önemli şahsiyet burada medfundur. Babası Üsküp kadılarından Osman Hâkî Dede (ö. 1836), Silleli Hacı Şaban Efendi (ö. 1944), Silleli Müderris Osman Efendi (ö. 1934), ulemadan Hacı Hafız Efendi’nin oğlu müderris ve hattat Musa Efendi (ö. 1935), Hacı İsmail Nazîfî (ö. 1887), oğlu Büyük Hoca Mustafa Efendi (ö. 1928) (Uz 2004: 316) ile Silleli halk şairleri Figânî (ö. 1928), Feşânî (ö. 1320) ve Merdânî (ö. 1296) (Akça 1940: 75, 101, 181) bunlardan bazılarıdır.
Mezarlıkta ilk bakışta mermer mezar taşları pek fark edilmezse de; Sille’nin, Osmanlı Dönemine ait sanat değeri yüksek mermer mezar taşlarının kahir ekseriyeti bu mezarlıkta yer almaktadır. On yıldır ara ara ziyaret ettiğimiz bu taşların, her ziyaretimizde kimilerinin kırıldığını, kimilerinin de yosunlarla kaplandığını görmek bizi fazlasıyla üzmektedir. Behemehâl bu mezarlara mezarın sahibini gösteren plaketler bırakarak şahidelerini koruma altına almak gerekmektedir.
Buradaki Osmanlı Dönemi mezar taşlarının en eski tarihlileri H 1200’lerin ilk çeyreğine, diğer bir ifadeyle XIX. yüzyıl başlarına aittir.
Mezarlıklar Şube Müdürlüğü tarafından Aşağı/Yeni Mezarlık ile Büyük/Eski Mezarlık “Sille-1 Mezarlığı” adı altında birleştirilmiştir. Her iki mezarlığın müşterek sınırlarının uzunluğu 1.397 metre, alanı ise 66.642 m2dir (Harita: 1).
3. Subaşı (Gölbaşı) Mezarlığı
Sınırları içerisinde bulunduğu mahalleden dolayı Subaşı, güneybatı tarafındaki eski Gölevi Göleti[2] sebebiyle de Gölbaşı Mezarlığı olarak anılan mezarlık, Aya Eleni Kilisesi’nin kuzeybatı taraflarından itibaren eski Tatköy yoluna kadar uzanmaktadır (Fotoğraf: 6). Mezarlığın, moloz taştan kuru kayma ihata duvarları gibi içerisi de oldukça bakımsızdır. Ak Mahalle mezarlıklarıyla yanı başındaki Mormi Mezarlığı’na göre arazi şartları defne oldukça müsait olan mezarlık, defne kapalıdır. Girişi; Baraj Caddesi üzerinde, bu caddenin Hükümet Caddesi ile kesiştiği noktanın az yukarısındadır. Bu giriş, eski Tatköy yolunun da başlangıcıdır. Kuzey komşusu olan Mormi Mezarlığı’na da buradan girilmektedir (Fotoğraf: 7, 8).
Mezarlıkta mermer mezar taşlarının güzel örnekleri mevcutsa da bunların mevcudu Akmahalle Büyük/Eski Mezarlık’a kıyasla oldukça azdır. Buradaki mezarlarda çoğunlukla kullanılan taş Sille’nin kendi taşıdır. Gerek mermer, gerekse Sille taşından şahidelerde rastladığımız en erken tarih H 1100’ün ortalarıdır (XVIII. yüzyılın ilk yarısı).
Osmanlı Döneminde Sille’de kendi adıyla anılan bir tekkesi olan Şeyh Ali Halvetî (ö. 1147/1735)’nin kabri mezarlığın giriş kısmına yakın bir yerde bulunmaktadır (zaviyesi için bk. Sarıköse 2008: 187). Hemen yanı başında oğlu ile birlikte yatan Ali Halvetî’nin mezar taşı, ilk defa tespit ettiğimiz on yıl kadar öncesine göre, okunmasını güçleştirecek kadar yosunlanmıştır (Fotoğraf: 9).
4. Mormi Mezarlığı (Yukarı Mezarlık)
Sille’nin batısında, Baraj Caddesi’nin sol tarafında, Mormi Camii’nin tam karşısına düşen tepe yamacındaki Şapel’in yukarısına doğru, batısı ile kuzey taraflarında oluşan mezarlık, mezkûr tepenin zirvesine, oradan da kuzey yamaçlarına kadar uzanmaktadır. Baraj Caddesi boyunca uzanan ihata duvarları yenilenmiş; duvarları derzlenip üzeri beton saçakla kaplanmıştır. Batısında, en tepe noktasındaki ihata duvarları, herhalde Şapel’in restorasyonu sırasında yıkılmış; şapel hizasından itibaren aşağı girişe doğru taştan bir yürüyüş yolu oluşturulmuştur (Fotoğraf: 6, 7). Mezarlığın girişi yeniden yapılıp, derzlenerek üstü betonlanmıştır. Define kapalı olan mezarlık oldukça bakımsızdır.
Baraj istikametinde gittikçe yükselen tepenin zirvesi ile Baraj Caddesi’ne bakan dik yamaçta mezarlar daha yoğundur. Mezarlıkta ilk bakışta Osmanlı Dönemine ait mezar taşları hâkimse de; Cumhuriyetin ilk yıllarına ait mezar taşları da görülmektedir. Oldukça yıpranmış birkaç mermer mezar taşının görüldüğü mezarlıkta ağırlıklı olarak Sille taşı kullanılmıştır (Fotoğraf: 10, 11).
Mezarlıklar Şube Müdürlüğü kayıtlarına göre 101 ve 102 numaralı birer adadan oluşan Subaşı ve Mormi mezarlıklarının müşterek çevresi 627 metre, alanı da 22.687 m2dir (Harita: 2).
5. Karataş Mezarlığı 1
Mezarlıklar Şube Müdürlüğünün adlandırmasıyla “Sille 3 Mezarlığı”, eski Karataş Mahallesi’nin kuzeyindeki bir yayla üzerinde, Karataş Mahallesi’ni Baraj Caddesi’ne bağlayan yolun sol tarafındadır. Mezarlığı çevreleyen duvarlar yenilenip, beton saçak altına alınmıştır. Mezarlıklar Şube Müdürlüğünün kayıtlarına göre mezarlığın çevresi 345 m, alanı 7.580 m2dir (Harita: 3). Defin yapılmayan mezarlıkta bütün şahideler Sille taşından, tarihleri de H 1300’lerle M 1950’lerdir (XIX. yüzyıl sonu ila XX. yüzyılın ilk yarısı). Mezarlığın giriş kısmına yakın bir kesimde dikkat çeken Marmara mermerinden iki günümüz mezarı, eski iki mezarın yenilenmesinden ibarettir [Adviye Günbaş (ö. 1948); Şaban Ali Günbaş (ö. 1958)]. Bakımsız olan mezarlıktaki çoğu mezar taşlarının durumu içler acısıdır (Fotoğraf: 12, 13, 14, 15).
6. Karataş Mezarlığı 2
Karataş 1’in doğusunda ve aşağı tarafında küçük bir mezarlıktır. Mezarlıklar Şube Müdürlüğü kayıtlarına göre Sille 4 Mezarlığı’nın çevresi 96 m, alanı 506 m2dir (Harita: 4). Mezarlığın ihata duvarı yenilenip, üzeri beton saçakla kapatılsa da; içerisi bakımsızdır. Günümüzde defin yapılmayan mezarlıkta bütün mezar taşlarında Sille taşı kullanılmıştır. Yenilenen birkaç mezarın baş taşına mermer kitabe plaketi oturtulmuştur. Mezar taşlarının tarihleri diğer Karataş’la aynıdır (Fotoğraf: 16, 17; Uydu Fotoğrafı: 3).
7. Subaşı/Kârhane Camii Haziresi
Sille’de -tam da tanımına uygun- gözlerden ırak bir de hazire bulunmaktadır. Bu hazire, Subaşı/Kârhane Camii’nin avlu girişinin sol tarafındadır. Kenar uzunluğu 7-8 metre civarındaki kare biçimli hazire tamamen ağaççıklarla kaplanmış durumdadır ve sadece batı tarafında üç beş mezar taşı görülebilmektedir (Fotoğraf: 18). Bu mezar taşlarından anlaşıldığı üzere hazirede yer alan mezarlar tamamen Osmanlı Dönemine aittir. Bu gün cenaze defnedilmeyen bu mezarlıkta camide görev almış bazı din görevlileri ve yakınlarının yanı sıra mahalle sakinlerinin de kabirleri bulunmaktadır (Sarıköse 2008: 177). Hazirenin batı tarafında seçilebilen mezar taşlarından gri mermerden ve biri fes (Fotoğraf: 19), diğeri kavuk başlıklı (Fotoğraf: 20) iki başucu şahidesi oldukça dikkate şayandır (Diğer mezar taşları Sille taşındandır). Bunlardan fes başlıklı olan Safer 1321 (Nisan-Mayıs 1903) tarihlidir ve “Mülâzım el-Hac Muhammed Efendi mahdûm-ı âlîleri Celâleddin”e aittir. Kavuk başlıklı ve daha mücessem yapılı olanın kitabesinin künye ve tarih bölümünü havi kısmı tamamen toprağa gömülü hâldedir. Konya’daki benzerlerinden yola çıkarak, şahideyi; malzeme, yapım ve hat özellikleri itibariyle H 1100’lerin sonu ile 1200’lerin başına tarihlemek mümkündür ki; bu şahide, İbrahim Hakkı Konyalı’nın: “Câmiin önündeki mezarın başındaki muntazam kitabeden öğrendiğimize göre burada h. 1220[3] yılında ölen câmi imamı Mehmed oğlu Ali Efendi gömülüdür” (1997: 527) şeklinde naklettiği mezar taşı olmalıdır.[4]
Moloz taşla yapılmış, üzeri yakın zamanda betonla kaplanmış ihata duvarlarıyla çevrili Subaşı/Kârhane Camii Haziresi’nde mevcut az sayıdaki mezar taşı H 1200 senesinin ilk çeyreği ile 1300 senesinin ilk yarısına aittir.
B. Günümüzde Mevcut Olmayan Mezarlıklar
1. Sille Şehitliği
Sille mezarlıklarını söz konusu eden bazı yayınlarla (Komisyon ts.: 32; Özönder 1998: 187; a.mlf. 2004: 349) bunları referans alan bir doktora tezinde (Sarıköse 2008: 238-239) bir Sille şehitliğinden söz edilmekte; hatta Çevrikler Mezarlığı’ndaki bu şehitlikte Millî Mücadele’de şehit düşen 52 asker ve subayın medfun olduğu ifade edilmektedir. Biz bu bilgileri farklı yazılı metinlerle doğrulayamadığımız gibi, araştırmamız esnasında bize rehberlik eden Sillelilere de teyit ettiremedik. Saniyen yukarıda Akmahalle Aşağı/Yeni Mezarlık’ı anlatırken giriş kısmında bir garipler mezarlığından söz etmiştik. Günümüzün kabulüyle görev şehidi addedilen bu gençlerimizin yattığı yer, Sillelilerce bir şehitlik olarak değil de; isimsiz yatanlarından dolayı garipler mezarlığı olarak adlandırılmıştır.
2. Gayrimüslim Mezarlıkları
1923 yılı mübadelesine kadar Sille, Müslümanlarla Ortodoks Hristiyan Karamanlı Türkleri ve Rumların birlikte sükûn içerisinde yaşadığı bir barış beldesidir. Mübadele öncesinde Silleli Ortodokslar, cenazelerini bazı kiliselerin etrafında oluşan mezarlıklarına defnediyorlardı. Günümüzde bu gayrimüslim mezarlıklarından üçü bilinmektedir. Birisi Aya Eleni Kilisesi’nin yukarısında, güneybatı tarafına düşen tepe üzerinde, Sille’yi Sarayköy’e bağlayan Özay Sokağı’nın hemen aşağısındadır. (Fotoğraf: 21; Uydu Fotoğrafı: 4). Yer yer harap olmuşsa da; moloz Sille taşından kuru kayma olarak yapılan ihata duvarları ayaktadır. Doğuya doğru meyilli zemininde hiçbir mezar belirtisi mevcut değildir. “Hıdırellez Kilisesi” denilen bir de kilisenin bulunduğu bu mezarlığın alt kısmında, ikinci bir mezarlık bulunuyordu (Özönder 1998: 184) (Fotoğraf: 22; Uydu Fotoğrafı: 5). Bu fotoğraflardan da anlaşılacağı üzere, günümüzde bu mezarlığın bulunduğu alanın üzerine -Tepeköy’den gelerek Sille’ye yerleşen bazı kişilerce- ev ve çardaklar kondurulmuştur.
Üçüncü gayrimüslim mezarlığı da Konya şehir merkezinin 5 km kuzeybatısında, Sille’nin 2 km güneyinde, günümüzde askerî bölge içerisinde kalan Ak Manastır yakınındaki mezarlıktır. Bu mezarlığa Konyalı gayrimüslimlerin de cenazelerinin defnettikleri bilinmektedir (Sarıköse 2008: 238).
III. MEZARLARDA KULLANILAN TAŞLAR
Sille mezarlıklarının en eski şahideleri, daha ziyade Ak Mahalle Eski Mezarlık ile Mormi Mezarlığı’nda görülen kaba yontulmuş, iri Sille taşlarıdır. Üzerlerinde hiçbir yazı bulunmayan bu mezar taşlarının tarihi hakkında tahmin yapmak oldukça zordur (Fotoğraf: 23).
Sadece Sille’nin değil, bütün Konya mezarlıklarında, geçmişten günümüze, en yaygın olarak kullanılan mezar taşları, bir andezit türü olan “Sille taşı” veya “ken taşı” adlarıyla tanınan taştan mamuldür (Fotoğraf: 24).
Mormi Mezarlığı’nda dikkatimizi çeken birkaç mezar yapısı da Sille’deki mezar yapıları ve taşlarının tekâmülünü göstermesi açısından önemlidir. Sille taşından çerçeveli ve iki şahideli, hatta baş şahidesi kaba da olsa kavuk başlıklı bu mezarlarda kitabe mevcut değildir (Fotoğraf: 25).
Subaşı ve Mormi mezarlıklarında seyrek, Akmahalle Eski/Büyük Mezarlık’ta oldukça fazla mezarın şahidelerinde mermer kullanılmıştır. Bu tip mezarlarda baş ve ayak taşları, Sille taşlarıyla örülen sandukaların üzerini kapatan pehlelerde açılan oyuklara oturtulmuştur (Fotoğraf: 26, 27)
Sille mezarlıklarında nadir de olsa üçüncü bir taş türü olarak Gödene taşı da görülmektedir (Fotoğraf: 28).
Akmahalle Aşağı/Yeni Mezarlık’ta Cumhuriyet Döneminin mezar yapısı tekâmülünü de izlemek mümkündür. Konya merkezi ile paralellik gösteren bu tekâmülde 1940 ila 1960’lı yıllarda Sille taşından baş taşına mermerden kitabe plaketleri oturtulmaya başlamış (Fotoğraf: 29); bu dönemi müteakiben beton-mozaikten (Fotoğraf: 30), ardından da Marmara mermerinden mezar yapıları tercih edilmiştir (Fotoğraf: 31).
IV. MEZAR VE MEZAR TAŞLARININ BİÇİMİ
Sille mezarlıklarında yaygın olarak çerçeveli ve sandukalı olmak üzere iki tür mezar yapısı dikkati çekmektedir. Taşları işlensin işlenmesin, üzerinde kitabe bulunsun bulunmasın, Sille mezarları baş ve ayakucu taşlarından/şahidelerden oluşmaktadır. Çerçeveli mezarlarda baş ve ayakucu şahidelerinin arası gerek yekpare, gerekse parça taşlarla çevrilerek, mezar bir çerçeve içine alınmaktadır (Fotoğraf: 32, 33, 34).
Sille’de, şahideleri mermerden olan mezarlar hep sandukalıdır. Böyle mezarlarda, kabirlerin üzerinde yükseklikleri 1-1,5 m civarında Sille taşlarından bir sanduka örülmüş, üzeri de baş ve ayakuçlarında şahidelerin oturacağı oyuklar bulunan kapak taşları (pehleler) ile kapatılmıştır. Pehlelerin bazılarının ortalarında da baklava dilimi, dairevi ve dörtgen biçimli rahmet oyukları/çiçeklikler bulunmaktadır (Fotoğraf: 35). Sandukalı mezarların bazılarında ise yekpare pehleler yerine baş ve ayakuçlarına yine şahidelerin oturması için oyuklar bulunan kaide taşları kullanılmıştır (Fotoğraf: 36). Mormi Mezarlığı’ndaki bir mezarda ise sanduka yekpare dört taştan oluşturulmuştur (Fotoğraf: 37).
Mezar taşlarının biçimine gelince; bu başlık altında Sille’deki mezar şahideleri tepeliklerinin biçimine göre sınıflandırılacaktır. Buna göre:
a. Düz tepeliler (Fotoğraf: 29).
b. Tek kemerliler (Fotoğraf: 24)
c. Dalgalı kemerliler (Fotoğraf: 39, 40)
ç. Üçgen alınlıklılar (Fotoğraf: 41). Şahideleri mermerden mezarların ayakucu taşlarında da genellikle üçgen tepelik kullanılmıştır (Fotoğraf: 42).
d. Madalyonlular (Fotoğraf: 43)
e. Güneş tepelikliler (Fotoğraf: 44)
f. Başlıklı mezar taşları (Sille mezarlıklarında görülen başlıklı şahideler aşağıda ayrı bir başlık altında ele alınacaktır.)
1. MEZAR TAŞI BAŞLIKLARI
Osmanlı Dönemine ait mermerden erkek mezar taşlarının ekserisi, kadınlara ait olanların da bazıları başlıklıdır. Sille taşından başlıklı mezar taşlarının Sille’ye özgü olanlarının sayısı ne yazık ki çok az sayıdadır. Osmanlı Dönemine ait mermerden genç kız mezar taşları taç başlıklı yahut hotozludur.
1.1. Erkek Şahide Başlıkları
a. Sarık Başlıklılar
Mezar taşı kitabelerinden anlaşıldığı kadarıyla Osmanlı Dönemine ait Sille mezar taşlarındaki sarık başlıklar, sahibinin içtimai statüsü hakkında ipucu vermekle birlikte, bazıları dışındakiler herhangi bir meslek veya meşrebi sembolize etmemektedir. Bunların mermer olanlardan biri “bostancı ve ağa” (Fotoğraf: 45), diğerleri “ağa” (Fotoğraf: 46, 47), Sille taşından olanlar ise kitabesiz şahidelerdir (Resim 48, 49).
b. Kavuk Başlıklılar
Osmanlı Dönemi mermer erkek mezar taşlarında sarık başlıklara göre daha dikkat çekici olan kavukların da tıpkı sarık başlıklar gibi, herhangi bir meslek veya meşrebi sembolize ettiği kitabelerinden belirlenememektedir. Hatta bu kavuk başlıkların gösterişlilerinden biri “hacı” ve “ağa” unvanlı sekiz yaşında bir çocuğa aittir (Fotoğraf: 50).
Sille’de en fazla dikkati çeken bir kavuk başlık türü de kâtibî başlıklardır (Fotoğraf: 27, 42).
c. Sikke Başlık
Malum olduğu üzere sikke Mevleviliğin simgesidir. Bu itibarla gerek başlık, gerekse sembol olarak Mevlevî mezar taşlarında kullanılagelmiştir. Akmahalle Eski Mezarlık’ta, Konya’daki güzel örneklerinden hiç de geri kalmayan dal sikkeli bir mezar taşı bulunmaktadır (Fotoğraf: 51).
d. Fes Başlıklar
Sille mezarlıklarında siluet itibariyle fes-sarık karışımı başlıklı mezar taşlarının yanında, Akmahalle Eski Mezarlık’ta birkaç çocuk mezarında Azizî fes başlıkların güzel örneklerine de rastlanmaktadır (Fotoğraf: 52).
1.2. Kadın Şahide Başlıkları
Sille mezarlıklarında Sille taşından kadınlara ait Osmanlı Dönemi mezar taşlarında tıpkı erkek mezarlarında olduğu gibi dairevi ve sivri kemerli yahut üçgen alınlıklı mezar taşları da görülmekle birlikte, çoğunlukla dalgalı/çok kemerli başucu taşları tercih edilmiştir. Mermerden olanlarında ise sivri kemerli (Fotoğraf: 53) ve üçgen alınlıklıların (Fotoğraf: 41) yanında çiçeklerden oluşmuş gelin tacını andıran taç (Fotoğraf: 54) ve hotoz başlıklar (Fotoğraf: 55) da görülmektedir. Akmahalle Eski Mezarlık’ta yer alan bir hotoz başlık ise; hotozu, saçları ve stilize yüzü ile âdeta bir gelin başı görünümdedir (Fotoğraf: 56). Bu özellikleri itibariyle bu taşın, Konya merkezindeki tarihî mezarlıklarda yer alan ve müzelerde sergilenen hotoz başlıklı mezar taşları arasında bir benzeri mevcut değildir.
2. MEZAR TAŞI SÜSLEMELERİ
Sille mezarlıklarında çoğunluğu oluşturan Sille taşından mamul mezar taşlarında süsleme yok denecek seviyededir. Ara ara görülen bazı süsleme unsurları ise çiçek şeklinde stilize edilen ışınlı güneş başlıkla ay, yıldız gibi diğer kozmik unsurlarla servi motiflerinden oluşmaktadır (Fotoğraf: 44, 57). Kozmik unsurların en dikkat çekicilerinden biri –Konya mezarlıklarında dahi örneğine rastlamadığımız- Subaşı/Kârhane Camii Haziresi’ndeki Mülazım el-Hac Muhammed Efendi’nin oğlu Celaleddin’in başucu şahidesinin fes başlığının üzerindeki sekiz kollu yıldız ve onu ihata eden hilal kabartmasıdır (Fotoğraf: 19-a).
Sille taşlılarına nispetle çok daha az sayıda olan mermerden mamul mezar taşları ise süsleme açısından zengindirler. Kadın ve erkek başucu taşlarında dikkati çeken ilk süsleme unsuru –yukarıda zikrettiğimiz- başlıklardır.
Mermer şahidelerde kadınların başucu, erkeklerin ise ayakucu taşları süsleme açısından daha zengindir. Kadınların başucu şahidelerinde akantus yaprakları, kıvrım dallar, gül, lale gibi çeşitli çiçek motifleri görülürken (Fotoğraf: 46, 60, 61); kadınlara nazaran daha dikkat çekici erkek ayakucu şahidelerinde ise servi (Fotoğraf: 62), servi ile birlikte üzüm salkımları (Fotoğraf: 63), hevenk hevenk meyveleriyle hurma ağacı (Fotoğraf: 64) ve taşların kemer kısmında bir yelpaze gibi iki yana kıvrılan yaprak motifleri izlenmektedir (Fotoğraf: 65).
2.1. Hat/Yazı
Sille mezar taşlarında kullanılan diğer bir süsleme unsuru da yazılardır.
Osmanlı Dönemine ait Sille taşından mezar taşlarında nadir olarak aynı hattın güzel örneklerine de rastlansa da (Fotoğraf: 24, 58); yaygın olarak “basit” veya “avam/halk” sıfatlarıyla nitelenen sülüs hattır (Fotoğraf: 43, 59). Tıpkı süslemede olduğu gibi mermer şahidelerde sülüs (Fotoğraf: 27, 60, 66 vd.) ve ta’lik hattın (Fotoğraf: 53, 61 vd.) güzel örnekleri mevcuttur.
Sille mezar taşlarında yazılar genellikle taşlara kabartma tekniğiyle hakkedilmiştir.

SONUÇ
Mezarlıklar, sadece defin yapılan mahaller değildir. Buralardaki mezar taşları, bu aziz toprakların tapu senetleri durumunda olduğu gibi, yaşanan dönemlerin sosyo-ekonomik yapısını, kültür ve sanat anlayışları ile dil özelliklerini de aksettirir. Bu itibarla mezar taşları önemli birer yazılı tarihî belgedir. Bu bakımdan kâğıda yazılı tarihî belgeler gibi bu taşa yazılı belgelerin de behemehâl muhafaza altına alınması gerekir.

KAYNAKÇA:
A. Kitaplar:
AKÇA, A. Kemal (1940), Sille’nin Halk Şairleri, Konya: Haşim Basımevi.
BİLDİRİCİ, Mehmet (2008), Sille’nin Tarihi Tarihî Güzellikleri, Yersiz (PDF kitap)
ÇAĞBAYIR, Yaşar (2007), Ötüken Türkçe Sözlük, I-V, İstanbul.
GÖLPINARLI, Abdülbaki (ts.), Tarikat Taşları, Giyimleri ve Osmanlı Devri Serpuşları, Mevlâna Müzesi, Yazma Nu. 216.
KARA Hacer-Şerife DANIŞIK (2005), Konya Mezarlıkları ve Mezar Taşları, Konya: Meram Belediyesi Yay.
KOMİSYON (ts.), Konya ve Karaman Şehitlikleri, Ankara.
KONYALI, İbrahim Hakkı (1997), Konya Tarihi, Ankara.
MUTÇALI, Serdar (1995), Arapça-Türkçe Sözlük, İstanbul: Dağarcık Yayınları.
ÖZÖNDER, Hasan (1998), Sille: Tarih, Kültür, Sanat, Konya.
B. Tez, Bildiri ve Makaleler:
IŞIK, Ali (2005), “Sille Mezar Taşları Üzerine Bir Tasnif Denemesi”, Yeni İpek Yolu Konya Kitabı VIII, s. 289-307.
ÖZÖNDER, Hasan (2004), “Konya Şehitlikleri”, Yeni İpek Yolu Konya Kitabı VII, s. 343-363 (349).
SARIKÖSE, Barış (2008), “Osmanlı Döneminde Sille”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih Ana Bilim Dalı Yakınçağ Tarihi Bilim Dalı, (Doktora Tezi), Konya.
TAPUR, Tahsin (2009), “Konya’da Tarihî Bir Yerleşim Merkezi: Sille”, Türk Coğrafya Dergisi, S. 53, s. 15-30.
UZ, M. Ali (2004), “Konya Hazire ve Kabristanları II”, Yeni İpek Yolu Konya Kitabı VII, s. 301-342.
C. Arşiv Belgeleri:
Konya Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Şube Müdürlüğü Arşivi.
Ç. Kaynak Kişiler:
Ahmet Göçergi (Sille 1962)
Hüsnü Kılınçaslan (Sille 1940)
Yaşar Bulut (Sille 1950)



[1] Bu bildiriyi bitirdiğimizin iki ay kadar sonrasında, Sille Sempozyumu arifesinde Mezarlıklar Şube Müdürlüğü tarafından mevcut mezarlık girişinin tamamen kaldırılarak genişletildiğini; girişin hemen solundaki bekçi kulübesinin de yıkılıp, genişletilen girişin sağ tarafına Sille taşından, kiremit kaplı kırma çatılı ve caddeye cepheli olarak yeniden inşa edildiğini gördük (Fotoğraf: 2).
[2] Sille Yukarı Mahalle’de Sille Çayı’nın daralan yerinde taş duvarlarla çevrilerek gölet oluşturulmuştur. Duvar yüksekliği 1,5-2 m kadardır. Depolama hacmi yaklaşık 150 m x 40 m 1 m = 6.000 m3 olarak kabul edilebilir. Önemli bir tarihi su yapısıdır (Bildirici 2008: 48).
[3] Miladi 1805-06.
[4] Mezkûr caminin kapısı üzerindeki tek satırlık “Sâhibü’l-hayrât Hâcî Mûsâ kızı Hadîce rûhuna Fâtiha sene 1290” (1873-74) kitabesine göre caminin inşa tarihi H 1290 senesidir. Konyalı’nın yukarıdaki nakline göre Kavuk başlıklı şahidenin sahibi olan cami imamı Mehmet oğlu Ali Efendi’nin vefat tarihi ise H 1220 (1805-06)’dir. Bu durumda Musa kızı Hatice Hanım, Subaşı Kârhane Camii’ni ya onartmış ya da müceddeden inşa ettirmiş olmalıdır.
[5] Sille’de mezarların yönü doğu-batı yönündedirler. Tabiatıyla şahideler de çoğunlukla bu istikamettedir. Ancak bazı mezarlarda şahideler, kuzey-güney istikametindedir ve dolayısıyla kıbleye bakmaktadırlar. Böyle şahideler tarafımızdan kıblevî olarak nitelendirilmiştir.








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder