5 Ekim 2017 Perşembe

Başkuyu'nun Tarihçesi



BAŞKUYU KÖYÜNÜNÜN KURULUŞU

Ali IŞIK

Başkuyu
Kadınhanı ilçesine bağlı Başkuyu Mahallesi (1900-1992 arası köy; 1992-2014/Mart arası kasaba/belde), Kadınhanı’na 68 km, Konya’ya 120 km uzaklıktadır. Doğusunda Karabıyık, Kuyulu Zebir, batısında Saçıkara mahalleleri (Mart 2014 öncesi köyleri), güneyinde Kolukısa Mahallesi (Mart 2014 öncesi kasaba/belde), kuzeyde Sarıkaya Mahallesi (Mart 2014 öncesi köy) ile çevrilidir. Önce köy, sonra kasaba/belde, günümüzde ise mahalle statüsündeki Başkuyu’nun, adını merkezindeki –uzun yıllar mahallin su ihtiyacını karşılayan- aynı adlı kuyudan aldığı rivayet edilir.
Osmanlı Dönemi sonlarında, kahir ekseriyetini Sarıkeçili aşiretine mensup ailelerin buraya yerleşme kararından sonra, resmen kurulsa da; Başkuyu, tarihî asırlar öncesine dayanan bir yerleşim yeridir. Zira H 937/1530 M tarihli 387 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Karaman ve Rûm Defteri’nin[1] tıpkıbasımının ekindeki (s. 138) haritada “Baş-kuyu” bir yerleşim yeri olarak görülmektedir (bk. Osmanlı Döneminde Başkuyu Haritası). Ancak Başkuyu’nun varlığı bundan da eski tarihlere –en azından- Bizans Dönemine kadar uzanmaktadır. Geçmişte, beldenin Ağin (Ak-in) mevkii başta olmak üzere birçok yerinde çıkan bronz Bizans sikkeleri bu kanaati güçlendirmektedir (Ki ben de çocukluğumda bulduğum büyükçe bronz bir Bizans sikkesini hâlâ saklarım[2]). Diğer yandan Ağin, Camili, Kabakyatak gibi mevkilerde görülen eski Müslüman mezarları da; atalarım yerleşmeden önce de buranın –zaman zaman da olsa- sakinlerinin bulunduğunu göstermektedir.
Yörükler ve Sarıkeçililer
Yörük kelimesi “yörü-mek” fiilinden –k ekiyle yapılmış bir ad olup “yürüyen” demektir; sözlükte “göçebe, göçerev, göçer” manasına gelir. Yörük kelimesinin XIV. yüzyıldan itibaren ortaya çıkmış ve yaygın biçimde kullanılmış olması mümkündür (Sümer 2013: 570). Zaman zaman bazılarınca bu konar-göçer Türkmenleri ifade etmek için kullanılan “Yürük” tabiri ise yanlış bir kullanımdır. Zira bu kelime bir sıfat olan “yüğrük (>yürük)” kelimesinden gelmektedir. Bu itibarla “Yürük at yemini artırır” atasözünde de kullanıldığı gibi “güçlü, çevik, çalışkan, eline ayağına çabuk; (at vb. için:) iyi yürüyen, koşan” anlamlarındaki “yürük”le göçebe Türk kabilelerini ifade eden “Yörük”, tür ve anlam bakımından tamamen birbirinden farklı kelimelerdir (Dulkadir 1997: 9-10).
Diğer yandan çoklarınca etnik (kavmî) anlamda kullanılan Yörük kavramının, etnik özelliği yoktur. Yörüklük tamamen bir yaşama biçiminin adıdır ve geçimi bütünüyle hayvancılığa bağlı, kışı sahillerde yahut ılıman iklimli yerlerde, yazı yaylalarda geçiren konar-göçer Türk topluluklarına “Yörük” denilmektedir (Dulkadir 1997: 16).
Bir asrı aşkın bir zaman önce Yörüklüğü terk edip, yerleşik hayata geçerek Başkuyulu olan Sarıkeçili cemaatine gelince… Bilindiği gibi Oğuzlar köken olarak, Oğuz Kağan’ın altı oğlu ile bunların dörderden yirmi dört torununa dayanmaktadır (bk. Ebül Gazi Bahadır Han ts.: 48-52). Sarıkeçililer de köken olarak Oğuz Kağan’ın, oğlu Gün/Kün Han’dan torunu Kayı’ya bağlanmaktadırlar.
Sarıkeçililerin Başkuyu’yu Resmen Yurt Tutmaları
Asırlardır Teke (Antalya) yöresinde hayatlarını sürdüren atalarımı bu topraklara çeken en önemli iki etken; Başkuyu, Hayrat Kuyu, Gökçe Kuyu, Güllü Kuyu gibi kuyuların varlığı ile otları davarlarına bol bol yeten uçsuz bucaksız bereketli meraları olmalıdır. Bu topraklara atalarımın tespit edilebilen geliş tarihleri, zamanın nüfus kayıtlarına göre, XIX. asrın ortalarıdır. Mesela 1320/1904 Yılı Nüfus Defteri’ne göre, Başağaoğlu Ali 1275 (1859-60) Başkuyu doğumludur (Ceran 1995: 36).
Aşağıda mevcutlarını vereceğimiz bir grup Sarıkeçili Yörük hanesi, XIX. asrın sonlarına doğru (1890’lı yıllar) Saideli (Kadınhanı) nahiyesinin Başkuyu mahalline yerleşmeye karar vermişlerdir. Karar vermişler vermesine de; asırların alışkanlığını terk etmek elbette kolay olmayacaktır. Nitekim hemen basa girişip o zamanların çetin kışlarını, kıl çadırdan daha rahat geçirecekleri bir dam karaltısı inşasına başlayamazlar. Bu topraklarda son defa kurulan kara çadırlar, savuşturulamayan tedirginlikle, üç beş yıl yerlerinden sökülmezler. Yağan adam boyu kar, o durduğunda da hükümranlığı ele geçiren jilet gibi keskin poyrazın amansız saldırıları kara kıl çadırlarda göğüslenir. Burada, içinden bakıldığında bir tül’ü andıran kıl çadırın rüzgâr, özellikle de yağmurlar karşısındaki acziyeti akla takılabilir. Ama her türlü tabiat şartlarına alışkın atalarım bunun da çaresini bulmuştur. Yağmur kendini gösterdiğinde bir süpürge marifetiyle kıl çadır güzelce sulandığında –su damlaları kıl çadırın gözeneklerini kapatacağından- ne kadar kuvvetle yağarsa yağsın yağmurun kıl çadıra hükmü geçmez.
Nihayet Hacı Musa adında bir vekil bularak, onun imzasıyla Devlet-i Âliyye’ye bir istida verilir. Bu istidaya verilen cevap ise, Konya coğrafyasında yeni bir köyün resmen kuruluşunun ilanıdır. Devletin mezkûr cevabının tam metni şudur:
Dâhiliye Mektûbî Kalemi

Evrak Numarası: 206/26
Müsevvidi İsmi: Ahmed Tahsin(?)
Tesvîdi Tarihi: 27 Nisan sene [1]316

Târîh-i Tebyîzi: 15 Muharrem sene [1]318/1 Mayıs sene [1]316 [15 Mayıs 1900]

Konya Vilâyet-i Celîlesi’ne

Saidili nâhiyesine merbût Kolukısa ve Sarıkaya ve Ta’ahhüdlü [Kuyubaşı] karyelerine beşer saat mesâfede kâ’in Başkuyu nâm mahallin vilâyet-i celîlelerine vukū‘ bulan mürâca‘atları üzerine nâhiye hey’eti tarafından keşfi bi’l-icrâ iskânlarına elverişli olduğu tahakkuk ederek keyfiyet cevâben iş‘âr olunmuş ise de şimdiye kadar emr-i iskânlarına teşebbüs olunmadığından ve kurâ-yı mezkûre ahâlîsinin her bâr aşîret üzerine vukū‘ bulan muhâcemeleri ilerüde büyük büyük vak‘alara bâdi‘ olacağından bahisle otuz bin dönümden mütecâviz bulunan mahall-i mezkûrun uhdelerine tefvîziyle takrîr-i iskânları istid‘âsını hâvî Sarıkeçili aşâyir-i bedeviyesi vekîli Hacı Mûsâ[3] imzâsıyla gönderilen arzuhâl leffen irsâl kılındı. Aşâyir-i bedeviyenin tavtīn ve iskânları dâ’ire-i mûfiyyete ircâ‘larıyla i‘mâr-ı memleket ve tezyîd-i vâridât-ı devlet ve te’mîn-i âsâyiş ü emniyet nokta-i nazarlarından müstelzim-i muhassenât olacağına göre serî‘an icrâ-yı îcâbâtına müsâberet ve netîceden i‘tā-yı ma‘lûmât olunması husūsuna himem-i aliyye-i dâverîleri derkâr buyrulmak bâbında…”[4]
Başkuyu’yu kuran Sarıkeçili Yörükleri 1320/1904 Tarihli Saideli Nüfus Defteri’ne göre 43 hanede, 105’i erkek, 81’i kadın olmak toplam 186 kişidirler. İlerleyen yıllarda kendilerine katılan ailelerle birlikte günümüz Başkuyulularının ataları olan aileler ve geldikleri yerler ise şöyledir:
1- Antalya Hüsamoğlu Mahallesi’nden gelenler: Ünsallar, Tekeler, Molla oğlu Vurallar, Başkuyular, Kayalar, Gülerler, Yıldırımlar, Yoğurtçular, Buhurcular, Hederoğulları, Kıbrısoğulları, Gültenler.
2- Antalya Sarı Musa Mahallesi’nden gelenler: Karabacaklar, Hacı Velioğlu Vurallar, Güreller, Savranoğluları, Sarılar, Karalar, Dündarlar, Işıklar[5], Sarıkayalar, Çoralar, Demirler.
3- Antalya Odabaşıoğlu Mahallesi’nden gelenler: Akbaşlar, Çakaloğulları.
4- Antalya Racile Mahallesi’nden gelenler: Aktaşlar.
5- Antalya Bademli köyünden gelenler: Ak Mollaoğulları, Vurallar.
6- Antalya’dan gelenler: Gökçeler, Kadıoğulları, Güllüler, Torunlar, Özcanlar, Demireller, Özdemirler, Kaymaklar, Tutallar, Çakallar, Atamanlar, Uslular, Çalışkanlar, İnceler, Gökler, Aktaşlar, Kabakçılar, Söğütler, Ceranlar.
7- Konya’dan gelenler: Hacı İlyasoğulları, Sarılar, Tunceller.
8- Hatunsaray-Alan’dan gelenler: Kara Velioğulları, Aksakallar, Çakaloğulları, Dilsizoğulları.
9- Çumra-Okçu-Alan’dan gelenler: Büyük Aksakallar, Karataşlar.
10- Eski Başkuyulular: Başollar, Katrancılar, Gültenler, Güreller, Savranoğulları, Akçalar, Öcallar, Ünallar.
11- Burdur Deve Deresi’nden gelenler: Bacaklar.
12- Bolvadin’den gelenler: Şahinler.
13- Tokat’tan gelenler: Önallar.
14- Niğde’den gelenler: Çorlular.
15- Kundullar’dan[6] gelenler: Ünverler[7], Akçalar.
16- Kütahya’dan gelenler: Yılmazlar.
17- Sarayönü-Karabıyık’tan gelenler: Alabaylar, Kıyaklar, Yozcular.
18- Beyşehir’den gelenler: Şengüller.
19- Yozgat’tan gelenler: Ateşler.
20- Ilgın-Büyükoba’dan gelenler: Şimşekler, Öztürkler, Turgutlar, Karalar.
21- Beyşehir-Gökçekuyu’dan gelenler: Kökenler, Akbaklar, Karaşahinler.
22- Çumra’dan gelenler: Acarlar.
23- Boğazlıyan’dan gelenler: Somuncular.
24- Ilgın-Çatak’tan gelenler: İlhanlar.
25- Kadınhanı-Sarıkaya’dan gelenler: Göçerler[8].
26- Doğanbey’den gelenler: Yöntemler.
27- Burdur-Bucak-Kızılyaka’dan gelenler: Dalanlar.
28- Yüregil’den gelenler: Mansızlar.
29- Kerkük’ten gelenler: Terzioğlugil.
30- Sırtbey’den gelenler: Sırtbeyler [?].
31- Sarayönü-Kuyulu Zebir’den gelenler: Akbaşlar. (Ceran 1995. IX-X)

Başkuyu köyünü kuran Sarıkeçililer oldukça dindar olduklarından yapılaşmaya ilkin köy camii ile başlarlar. Başkuyu’nun ilk camiinin inşası, köyün kurulduğu tarih olan 1316/1900 yılıdır. 1925 senesinde bir tamir gören cami 1965 yılında yıkılarak yerine daha büyük bir cami inşa edilmiştir. Başkuyu Camii’nin ilk imamı, aynı zamanda da mektep hocası olan Hacı Musa oğlu Molla Mehmet Efendi’dir (Ceran 1995: 58-59).

KAYNAKÇA:
CERAN, Ahmet Şeref (1995), Konya-Kadınhanı-Başkuyu Kasabası, Konya.
DULKADİR, Hilmi (1997), İçel’de Son Yörükler/Sarıkeçililer, Mersin.
EBÜLGAZİ BAHADIR HAN (ts.), Şecere-i Terakime/Türklerin Soy Kütüğü, (haz. Muharrem Ergin), Tercüman 1001 Temel Eser: 33.
SÜMER, Faruk (2013), “Yörükler”, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi, c. XLIII, s. 570-573.


[1] 387 Numaralı Muhâsebe-i Vilâyet-i Karaman ve Rûm Defteri (937/1530) I, Konya, Bey-şehri, Ak-şehir, Larende, Ak-saray, Niğde, Kayseriyye ve İç-il Livaları Dizin ve Tıpkı Basım, T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü Osmanlı Arşivi Daire Başkanlığı Yayın No: 32, Defter-i Hakânî Dizisi: III, Ankara, 1996.
[2] Bizans sikkesinin yanında sakladığım enteresan bir belge de Osmanlıca matbu bir Kitâb-ı Mukaddes’tir. Büyük amcam tarafından 1970’li yıllarda toprağa gömülü olarak bulunan bu kitabın ilk ve son sayfaları mevcut olmadığından baskı yılı ve yeri bilinemeyen bu kitabın da –şimdilik bizce meçhul- ilgi çekici bir hikâyesi olmalıdır.
[3] Bu Hacı Musa, muhtemelen Akasakaloğlu Musa’dır. Zira 1320/1904 Tarihli Saideli Nüfus Defteri’ne göre Başkuyu nüfusuna kayıtlı tek Musa, 35 Nu.lu hane reisi, 1268 (1852-53) Alan doğumlu Aksakaloğlu Musa’dır (öl. 1332/1916-17) (Ceran 1997: 36).
[4] Günümüz Türkçesiyle:
İçişleri Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğü

Evrak Numarası: 206/26
Müsveddeyi Yazanın/Kâtibin Adı: Ahmed Tahsin(?)
Müsveddenin Yazılış Tarihi: 27 Nisan sene [1]316
(Yazıyı) Temize Çekme Tarihi: 15 Muharrem sene [1]318/1 Mayıs sene [1]316 [15 Mayıs 1900]

Yüce Konya Valiliğine

Saidili [Kadınhanı] nahiyesine bağlı Kolukısa ve Sarıkaya ve Taahhüdlü (Kuyubaşı) köylerine beşer saat mesafede mevcut olan Başkuyu adlı mahallin yüce valilik makamlarına vuku bulan müracaatları üzerine nahiye heyeti tarafından yapılan keşif sonucu iskânlarına elverişli olduğu tahakkuk ederek keyfiyet cevaben bildirilmiş ise de şimdiye kadar iskân işlerine teşebbüs olunmadığından ve anılan köyler ahalisinin her defa aşiret üzerine vuku bulan saldırıları ileride büyük büyük vakalara sebep olacağından bahisle otuz bin dönümden fazla bulunan anılan mahallin kendilerine dağıtılmasıyla iskân kararı dilekçesini ihtiva eden Sarıkeçili göçebe aşiretleri vekili Hacı Musa imzasıyla gönderilen dilekçe ilişikte gönderildi. Göçebe aşiretlerin vatan tutma ve yerleşmelerini sağlayacak makama bırakarak, memleketin imarı ve devlet gelirlerini çoğaltma ve asayişin temini ve emniyet nokta-i nazarlarından gerekli güzel şeyler olacağına göre çabucak gereklerinin yerine getirilmesi için hemen işe başlanmasına ve neticeden bilgi verilmesi hususuna himmetleri yüce vezaretin bilgilendirilmesi hususunda...”
[5] Baba sülalem.
[6] Günümüzde Tuzlukçu ilçesine bağlı Kundullu köyü olmalı.
[7] Anne sülalem.
[8] Yörüklerin kurduğu köye yerleşen tek Kürt asıllı aile.






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder