2 Ağustos 2020 Pazar

KONYA GÜLCÜLÜĞÜ VE GÜL BAYRAMLARI


KONYA GÜLCÜLÜĞÜ VE GÜL BAYRAMLARI
Türkler tarafından eski devirlerden beri bilinen gül, edebiyatta da en çok kullanılan motiflerdendir. Farsçadaki genel anlamı “çiçek” olan gül, klasik Türk edebiyatında da “gül-i bâdâm” (badem çiçeği), “gül-i yasemen” (yasemin çiçeği) gibi ifadelerde aynı manada kullanılmış; sonradan sadece Rosaceae (gülgiller) familyasının Rosa cinsinden güzel kokulu bitki türlerinin adı olmuştur. Müslüman Türk halkının genel inanışına göre kokusunu Hz. Peygamberin terinden alan gül, bu itibarla çok sevilip çiçeklerin sultanı kabul edilmiştir. Bu sebepten olsa gerek Selçuklu Devrinde Konya gül bahçeleriyle bezenmiştir. Meram’ın yanı sıra Mevlâna Külliyesi’nin bulunduğu alanla Şems Külliyesi’nin hemen kuzeyindeki alan gül bahçelerinin en ünlülerindendir.
Mevlâna ailesi Konya’yı teşrif ettiğinde, Sultan Alâeddin Keykubat, Konya dış surundan itibaren başlayan sarayın gül bahçesini Baha-i Veled’e hediye etmiştir. Baha-i Veled 1231, oğlu Mevlâna da 1273 yılında vefat ettiğinde bu gül bahçesine defnedilmişlerdir.
Bütün bir Selçuklu Dönemi musikide, minyatürde, şiirde, hat sanatında, düşünce ve hissiyatta Mevlâna’nın yediveren gülleriyle gerçek kişiliğini bulmuştur. Zira dönemin madde ve mana güzellikleri, yücelikleri gülde sembolleşmiştir. Mevlâna’nın aşağıdaki arz-ı hâli, bu sembolleşmenin boşuna olmadığını göstermektedir:
“Gülün eteğini tutalım, ona yol arkadaşı olalım da oynaya, güle gülün aslına, zevalsiz gülfidanına gidelim.
Gülün aslı, zevalsiz gülfidanı Mustafa (s.a.v.)’in terinden bitti, yetişti, lütfundan meydana geldi. O büyük varlığın yüzünden hilal hâlinde iken, bedir hâline geldi.” (Can 1999: II/68).
Konya, Osmanlı Döneminde de gül bahçeleriyle ünlüdür. Osmanlı Döneminin en tanınmış gül bahçelerinden biri Cem Sultan’a aittir. Cem Sultan, “Cem Şairleri” diye anılan maiyetindeki dönemin ünlü şairleriyle musiki ve şiir sohbetlerini, Ferhuniye Mahallesi’nin kuzeyinde, Konya dış surunun Halkabeguş Kapısı civarındaki (günümüzde Kalenderhane Mahallesi) bu gül bahçesinde gerçekleştirmiştir.
Osmanlı Döneminin diğer önemli bir gül bahçesi de Konya valisi Hasan Hakkı Paşa’nın (ö. 1271/1854-55) Zindankale’nin batı taraflarındaki “Şevk-âbâd” ismiyle ünlenen köşkünün bahçesidir. Rivayete göre Paşa, o dönemlerde Konya’da içme suyu olarak kullanılan Meram Deresi suyundan bu gül bahçesine bir masuralık (4,5lt/dk) su almak istemiş; ancak kadı efendi: “Umuma ait suyu, şahsi işlerinizde kullanamazsınız” gerekçesiyle, Paşa’ya bu izni vermemiştir.
Şimdiki 19 Mayıs İlköğretim Okulunun bulunduğu yer de Selçukludan Osmanlı’ya intikal eden bir gül bahçesidir. Bu bahçenin ihata duvarının güney köşesinde, hâlâ ayakta duran çeşme de Sultan Selim tarafından yapılmıştır. Osmanlı’nın son dönemlerinde bu gül bahçesinin bakıcısı Çiçekçi Köse Naim’dir. Bu zat Konya’nın bilinen en eski ve ünlü çiçekçisidir. Sonradan oğlu Seyit Mehmet Ağa, çiçekçibaşı olmuştur. Cumhuriyet Döneminin başlarında Seyit Mehmet Ağa’nın Üçler Mezarlığı yakınlarındaki Çukur Mahalle’de güzel bir bahçesi vardır. Dönemin idaresinden de yardım gören Seyit Mehmet Ağa, bu bahçesinde birbirinden güzel pek çok çeşit gülün yanında şebbocinga, kerağaç, beybenibeğendi, hır, kına (türbe çiçeği), nergis, papatya, kıllı menekşe (hüsnüyusuf) gibi çiçekleri bahçesinde yetiştirip maişetini de böylelikle temin etmiştir. Seyit Mehmet Ağa’nın bahçesi o kadar tertipli, düzenli, iç açıcı, ferahlatıcıdır ki; Konya’nın ileri gelen bürokrat, eşraf ve uleması hemen her gün bu bahçede toplanır, musahabelerde bulunur, satranç oynar, safa sürerlermiş.
Gerek Selçuklu gerekse Osmanlı dönemlerinde Konya gülcülüğünde Mevlevilerin önemli bir yeri vardır. Dergâhta mücerret (bekâr) yaşayan Mevlevi dervişleri, günlerini çiçeklere vermiş, dolayısıyla en nadide çiçekleri onlar yetiştirmişlerdir. Bunun ispatı kına çiçeğidir ki; Konyalılar bu çiçeğe “türbe çiçeği” adını vermişlerdir. Vahit Çelebi ve Tarikatçı Adil Çelebi Efendiler Dergâh’ın tanınmış gülcü ve çiçekçilerindendir. Özel çiçekçisi olan Vahit Çelebi’nin konağının yanı sıra Adil Çelebi’nin Piri Mehmet Paşa Camii yanındaki konağının bahçesi çiçek ve gülleriyle pek ünlüdür. Mevlevi muhiplerinden Burhanzade Hacı Mustafa Efendi’nin Karakurt Mahallesi’ndeki konağının bahçesi de böyledir.
Cumhuriyet Döneminin başlarında Veli Sabri Uyar, Zahit Ünver, Hacı Mehdizade Nuri, Sabri Halıcı, Kenanzade Ahmet Kürkçüoğlu, İzzet ve İhsan Erdal kardeşlerle Sarıhafızların Nazire, Halimzadelerden Rahime ve Konya gülcülüğünün önemli ismi Av. M. Ali Apalı’nın annesi Nefise Hanım tanınmış gülcülerdendir.
1940’lı yıllardan itibaren Konya gülcülüğünde Av. M. Ali Apalı ismi öne çıkmaya başlar. Daha sonra Sabuncuzade Ahmet Bey, Ahmet Bahçıvan, Terzi Ahmet Sinan gibi isimler de ona katılırlar. Ahmet Kürkçüoğlu’nun Uzun Bedesten’deki dükkânı bunların karargâhı gibidir. İkinci Dünya Savaşı’nın sonuçlanmasından sonra Konyalı bu gülcüler Avrupa’dan damızlık getirme imkânı da bulmuşlardır. Bu gülcülerin varlığından cesaret alan Konya Belediyesi, Selçuklu Döneminin gül bayramlarını ve bu bayram bünyesindeki gül yarışmalarını 1950’lerin başında yeniden ihya etmiştir. 1970’li yıllara gelindiğinde -gül bayramlarının da etkisiyle- Konya’da profesyonel anlamda gülcülük yapan kadınlı erkekli gülcülerin sayısı bini aşmıştır.
Osmanlının son dönemlerinde, devletçe sınaî anlamda Konya gülcülüğünün gelişimi için birtakım tedbirler alınmış; bunun için de Sille’nin Şükran mevkiinde yağlık gül ziraatı denenmiştir. H 1317/M 1899-1900 tarihli Konya Vilayet Salnamesi’ne göre Sille’de birkaç yıldan beri denenmekte olan gülcülük çalışmaları güzel sonuçlar verdiğinden Sille’nin toprak yapısı, iklimi ve havası gül yetiştirmeye uygun bulunmuştur. Gül yağı ve gül suyu üretiminde karşılaşılan bazı meselelerden dolayı vilayetin talebi ile Orman ve Madenler Bakanlığından gönderilen memurlar tarafından üretim ile ilgili gerekli açıklamalar yapılarak Sille’de gülcülüğün olumlu sonuçlar vereceğinin tahmin edildiği belirtilmiştir. Memurların gelmesinden önce 74 dönüm gülistandan 122 miskal gül yağı elde edilmiştir. H 1322/M 1904-05 kayıtlarına göre de beş-on sene önce başlayan gülcülük faaliyetleri esnasında Sille’ye bazı gülistanlar inşa edilmişse de -Birinci Dünya Savaşı’nın gaileleri sebebiyle olsa gerek- gül bahçeleri geliştirilememiştir.
Konya Gül Bayramları
Konya’da gül bayramlarının geçmişi Türkiye Selçukluları Dönemine dayanır.
Selçuklu Döneminde
Konya’ya gülü getiren Selçuklular, bu toprakları yurt tutmalarının üzerinden çok geçmeden bütün Konya’yı gül bahçeleriyle müzeyyen kılarlar. Meram, Dede Bahçesi, Mevlâna Dergâhı ile Şems Külliyesi’nin bulunduğu alanlar gül bahçelerinin en meşhurlarıdır. Selçuklu sarayının gül zevkine katılan Konya halkı da evlerinin bahçelerini birbirinden güzel güllerle donatırlar. Saraydan halka böylesine güle meftun insanların yaşadığı Konya’daki gülcülük rekabeti daha Selçuklu Döneminde gül şölenlerini ve bünyesinde gül yarışmalarını doğurur. Bu şölen ve yarışmaların bir düzen içerisinde yürütülmesi için de gül şeyhliği ihdas edilir ve yetiştirdikleri güllerle gül yarışmasını kazananlar gül şeyhi olabilmektedir. Konya’daki bu rekabet bir efsanenin de kaynağı olmuştur.
Bugün olduğu gibi, o devirde de bahçe sahipleri arasında bir rekabet varmış. En iri, en güzel gül yetiştirene “Gül şeyhi-Gül Babası” derlermiş. İşte böyle bir devirde “Güllü Baba” diye meşhur, gül meraklısı, ihtiyar bir zengin varmış. Babanın gül gibi yetiştirdiği, fidan boylu “Güllühan” adlı güzel bir kızı varmış. Kız gelinlik çağına gelmiş, isteyen isteyene… Fakat baba kızını kimseye vermiyor, bir şartı var; kendisinden daha güzel kim gül yetiştirirse ona verecek... Güllü Baba’dan daha güzel daha iri, daha cins kim gül yetiştirebilir ki... Bu imkânsızmış. Ama beri yanda Güllühan’ın aşkıyla yanıp tutuşan bir genç var. Değil gül yetiştirmek, yetiştirecek bir avuç toprağı bile yokmuş. Zavallı genç ne yapsın kalp acısını içine akıtarak çareler aramağa başlamış ve bir fırsatım bulup Güllü Baba’nın bahçesine bahçıvan oluvermiş.
O yıl, Güllü Baba, hiç kimsede eşi, menendi olmayan bir gül yetiştiriyormuş. Bu gülün de bakımını yeni aldığı civan, yakışıklı bahçıvanına vermiş. Tarif etmiş, sıkı tembihatta bulunmuş. Gül yetişedursun, genç bahçıvan Güllü Baba’dan öğrendiklerini itina ile yapmaya başlamış. O eşsiz gül fidanından gizlice bir çubuk almış, besili bir güle aşılamış. Gece gündüz, bin bir itina ile ikinci gülü yetiştirmeğe, asıl gülü de iğnelemeğe başlamış. İhtiyar işin farkında değil. Nihayet gül mevsimi gelmiş. İhtiyar eşsiz dediği gülü kopararak bir vazoya koymuş ve ilan etmiş: “Bundan daha güzelini, daha büyüğünü yetiştiren varsa, gelsin, kızım, anasının ak sütü gibi helâl...”
İşte bu sırada, genç bahçıvan, elinde ikinci saksı ile görünmüş:
- Ben yetiştirdim Güllü Baba... Bak seninkinden hem daha güzel, daha iri... Görenler Allah için söylesin…
Kalabalık karışmış, Güllü Baba şaşkın… Etraftan sesler:
- Ver kızını, söz verdin... Sözünden döneni Tanrı kahreder.
Güllü Baba bir bahçıvanına, bir de yanı başında nazlı nazlı tebessüm eden kızı Güllühan’a bakmış:
- Kader böyleymiş... Yazılan bozulmaz. Mesut olsunlar, diyerek nikâhlarını hemen kıydırmış. Gül bahçeleri arasında kırk gün, kırk gece düğün yapılmış (Önder 1963: 29-32).
Cumhuriyet Döneminde
Cumhuriyet Döneminde Belediyenin öncülüğünde gül bayramları Konya’da yeniden canlandırılmıştır. Gül bayramlarının en önemli safhasını teşkil eden gül yarışmaları bir kural dâhilinde cereyan etmektedir. Buna göre gül yarışmaları, yetiştiricinin bahçesini jüri heyetinin görmesi ile başlar ve puanlar gerek bahçenin tanzim şekline gerekse gülün güzellik ve yetişme şekline göre verilir. Gül, üç kategoride incelenir:
1. Yerli menşeli güller,
2. Yabancı menşeli güller,
3. Ponpon güller.
Daha sonra güller yarışmaya girecekler tarafından yarışma mahalline getirilerek buradaki numaralı vazolara yerleştirilir. Yetiştiricisinin ismi belli olmayan güller jüri tarafından incelenerek puanlanır. Bu puanlama sonunda en güzel beş gül seçilir.
Cumhuriyet Döneminde Konya Belediyesinin düzenlediği ilk gül yarışması 5 Haziran 1952 tarihinde Dede Bahçesi’nde yapılmıştır. Belediye Başkanı Rüştü Özal’ın yarışmanın maksat ve gayesini açıkladığı selamlama konuşmasının ardından Mehmet Önder Konya’da gülün tarihçesi üzerine konuşmuştur. Bu konuşmayı müteakip jüri gülleri tetkik ederek üç kategoride birincileri seçmiştir. Buna göre:
Yediveren güllerde Ahmet Bahçıvan, yabancı güllerde Ahmet Kenan, yerli güllerde Refik Gökrenk birinci seçilmiş ve kendilerine Belediyece birer kupa ile sertifika verilmiştir.
6 Temmuz tarihinde yapılan 1954 yılı Gül Bayramı bünyesinde “Gül Kupası” adı altında Gençler Birliği, İdman Yurdu ve İstasyon Birlik takımlarının iştirakiyle yapılan ve 100, 200, 400, 800, 1500 metre; disk, gülle, cirit; yüksek, uzun ve üç adım atlamayla 4x100 bayrak yarışı branşlarında yapılan atletizm yarışmaları İdman Yurdu takımının birinciliğiyle sonuçlanmıştır.
1957 yılı gül yarışması 1 Haziran günü yapılmış; yarışma jürisi bir gün öncesi sabahının erken saatlerinden itibaren gül yarışmasına katılacak gül yetiştiricilerinin bahçelerini gezmiş, saat 10.00’da Mevlâna Dergâhı ziyaret edilerek bir gül buketi konmuş, bilahare Konya’nın tanınmış gülcülerinden ahirete intikal edenlerin mezarları ziyaret edilerek mezarlarına gül konmuştur. Öğleden sonra 17.00’de Dede Bahçesi’nde yarışmaya getirilen güllerin son elemelerini yapmıştır. Daha sonra programa geçilmiş, Belediye Başkanı Nafiz Tahralı ve Müze Müdürü Mehmet Önder’in konuşmalarını öğrenci şiirleri ve askerî bando konseri takip etmiştir.
31 Mayıs tarihinde Dede Bahçesi’nde yapılan 1958 yılı Gül Bayramı, Belediye Başkanı M. Sıdkı Bilgin’in konuşmasıyla başlamış, Mehmet Önder’in gül konulu konuşmasını müteakip öğrenciler gül temalı şiirler okumuşlar, ardından Refi Cevat Ulunay ve Feyzi Halıcı’nın gül konusunda yazdıkları yazıların okunduğu program Konya Milletvekili Himmet Ölçmen’in konuşmasıyla sona ermiştir.
31 Mayıs tarihinde yapılacak 1958 yılı Gül Bayramı için Belediye, Konyalı gülcüleri 25 Mayıs’ta toplantıya çağırarak yarışma konusunda bilgilendirmiştir. Bu toplantıda gülcüler mevsimin ilerlemesi sonucu güllerin de zamanının geçmeye başladığını bildirerek yarışmadan ziyade bir teşhir yapılmasını istemişler, neticede gülcülerin isteği kabul görmüştür. Program günü güllerle donatılan masalar bandonun çaldığı ezgiler eşliğinde beş yüzü aşkın davetli tarafından ziyaret edilmiştir. Seçilen güllerden oluşturulan zengin bir buket, akşam Kız Sanat Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen defile sonrasında 500 liraya alıcı bulmuştur.
1962 yılı Gül Bayramı haberlerine her nedense Konya basını itibar göstermemiştir. Yeni Konya’nın 6 Haziran nüshasının ikinci sayfasında Feyzi Halıcı’nın “Gül Kasidesi” isimli şiiriyle geçiştirilen şenliklerin “Gül Sergisi” adıyla Kadınlar Birliği’nce Dede Bahçesi’nde gerçekleştirildiği, gazetenin 7 Haziran tarihli nüshasının ikinci sayfasındaki Arda (Ramiz)’nın “Gül Bahsinde Bu da Bizden” başlıklı yazısından anlaşılmaktadır.
1965 yılı Gül Bayramı 12 Haziran tarihinde yine Dede Bahçesi’nde yapılmış; ayrıca yardım amaçlı bir “Gül Gecesi” ve “Gül Kupası Atletizm Yarışmaları” düzenlenmiştir.
Dede Bahçesi merkezli alanın düzenlenerek Konya Fuarı’nın da mekânı olan Kültür Park’a dönüştürülmesiyle 1972 yılından itibaren gül bayramları yine eski yerinde yapılmakla birlikte Dede Bahçesi artık Kültür Park/Konya Fuarı olmuştur. 1972 yılı gül bayramı “Gül Günü” adıyla 12 Haziran günü burada yapılmıştır.
1974 yılı Gül Günü 8 Haziran günü Kültür Park’ta yapılmış; gül yarışmasında yerli ve ponpon güllerde Av. M. Ali Apalı, yabancı güllerde de Mustafa Özer birinci olmuştur.
29 Haziran tarihinde Konya Turizm Derneği tarafından düzenlenen 1976 yılı Gül Bayramı, bir sanat şöleni olarak cereyan etmiştir. Düzenleyiciliğini Turizm Derneği Başkanı Feyzi Halıcı’nın yaptığı şenliğe TRT Genel Müdürü Şaban Karataş, Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak, Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Ahmet Kabaklı gibi bilim adamlarıyla Karslı âşıklar ve Semih Sergen gibi sanatçılar katılmışlardır. Gül yarışmasının gecesinde Alâeddin (Keykubat) Düğün Salonu’nda gerçekleştirilen sanat gecesinde Mehmet Kaplan “Edebiyatımızda Gül”, Ahmet Kabaklı da “Fatih ve Fetih” konusunda konuşmuş, Belediye Bandosunun klasik Türk müziği konserinden sonra Karslı âşıklar gül konusunda şiirler söyleyip atışmışlar, Semih Sergen de gül temalı şiirler seslendirmiştir.
Konya Turizm Derneği’nce 11 Haziran günü “Gül Şöleni” adıyla gerçekleştirilen 1977 yılı gül bayramında mutat yarışma ve eğlence programlarına ilaveten yerli ve yabancı bilim adamlarının iştirakiyle Mevlâna Enstitüsü salonunda bir gül semineri yapılmıştır.
1978 yılı Gül Bayramı, bu şenliğin yirmi beşinci yılına denk geldiğinden daha zengin programlarla 3 Haziran günü ve akşamında kutlanılmıştır. Ülke düzeyinde düzenlenen gül yarışmasına 100’e yakın gül yetiştiricisi katılmış, bu sebeple yarışma ödüllerinin sayısı artırılmıştır. Yarışma kategorileri ve ödül kazananları şunlardır:
Yabancı Güller:
Mevlâna Ödülü: Eyüp Mutlutürk; Şems-i Tebrizî Ödülü: Ali Sönmez Büyükkol; Sultan Veled Ödülü: Şefika Bayraktar; Nef’î Ödülü: Mehmet Suat Pekerşen, Ahmet Yücel Eşen, Mehmet Keçeci, Sadık Vural, Ali İhsan Taş, Fethi Küçükçiftçi.
Yerli Güller:
Âşık Şem’î Ödülü: Av. M. Ali Apalı, Ümmi Sinan Ödülü: Bölge Toprak Su Araştırma Enstitüsü, Âşık Ömer Ödülü: Ahmet Bahçıvan.
Yirmi beşinci yıllarını doldurduklarından şeref belgesi almaya hak kazanan gül yetiştiricileri: Zahit Ünver, M. Ali Apalı, Sabri Halıcı.
En Güzel Gül Şiiri: 1. Âşık Nuri Şahinoğlu, 2. Âşık Kul Sadi.
2 Haziran günü gerçekleştirilen 1979 yılı Gül Bayramı’nda ayrıca güvercin yarışması düzenlenmiştir.
1980 yılı Gül Bayramı 31 Mayıs günü Meram Aile Bahçesi’nde yapılmıştır. Aynı günün gecesinde de tanınmış ses ve saz sanatçılarının iştirakiyle bir gül şöleni icra edilmiştir. Bir gün sonrasında da rahvan at yarışlarının yapıldığı Gül Bayramı’nın gül yarışmasına Pakistan Büyükelçiliği de 50.000 TL değerinde bir gümüş tepsi ödülü koymuştur. Pek çok gül yetiştiricisinin yanı sıra kamu kurum ve kuruluşlarının da iştirak ettiği yarışmada Pakistan Büyükelçiliğinin ödülünü beş kategoride de birincilik alan Mehmet Keçeci kazanmıştır.
Atatürk’ün doğumunun 100. yıldönümü vesilesiyle, annesi Zübeyde Hanım’a atfen düzenlenen 1981 yılı Gül Bayramı Alâeddin Tepesi Çay Bahçesi’nde gerçekleştirilmiştir. Bu yılın ardından gül şenlikleri aralıklarla 1984, 1987 ve 1988 yıllarında üç kere daha yapıldıktan sonra ihmal edilmiştir. 1984 yılı Gül Bayramı, 2 Haziran günü Turizm Derneği ile Belediyenin iş birliğiyle Kültür Park’ta; Belediyece düzenlenen 1987 yılı Gül Bayramı 12 Haziran günü Kültür Park’ta; Konya Büyükşehir Belediyesince düzenlenen son Gül Bayramı 5 Haziran 1988 tarihinde Meram’da yapılmıştır. Gül yarışmasına 250 gül yetiştiricisi katılmış; ünlü sanatçı Ahmet Özhan da gül üzerine bestelenmiş şarkılardan oluşan bir konser vermiştir.

KAYNAKÇA:
AYVAZOĞLU, Beşir (1997), Güller Kitabı, Ankara.
BÜLBÜL, Nail (1954), “Konya ‘Gül Kupası’ Atletizm Müsabakaları”, Türkiye Spor (7 Temmuz).
IŞIK, Ali (1999a), “Gül Güldestesi (Gül Üzerine Bir Etüd)”, Yeni Gazete, Konya, 10.06.1999-05.07.1999 (Dizi Yazı).
                (1999b), “Güller Şehri Konya’da Gül Bayramları”, KTO Yeni İpekyolu Dergisi Konya Kitabı II, s. 15-21, 16-17.
KARPUZ, (2004), “Mevlâna Külliyesi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C. XXIX, s. 448-449.
KONYA VİLAYET SALNAMESİ, 1317, 110; 1322, 284; 1332, 163-164.
KURNAZ, Cemal (1996), “Gül”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C. XIV, s. 219-220.
ÖNDER, Mehmet (1963), Konya Efsaneleri, Konya; (1966), Konya, s. 29-32.
ÖZÖNDER, Hasan (1998), Sille (Tarih-Kültür-Sanat), Konya, s. 26-27, 344-345.
SURAL, Mahmut (1976), “Konya’da Çiçekçilik ve Ünlü Çiçekçiler”, Yeni Konya, Konya (Dizi Yazı: 1-4 Haziran).
SARIKÖSE, Barış (2008), “Osmanlı Döneminde Sille”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, (Doktora Tezi), Konya, s. 252.
UZ, Mehmet Ali (2011), “19 Yüzyıl Sonlarında Sille”, 5000 Yıllık Kültür Vadisi Sille, Konya, S. 9 (Mayıs), s. 5-6.
YILMAZ, Mehmet (2000), “Osmanlı Devleti’nde Gülcülük ve Gülyağcılık”, Uluslararası Kuruluşunun 700. Yıldönümünde Bütün Yönleriyle Osmanlı Devleti Kongresi 07-09 Nisan 1999, Konya, s. 757-758.
YENİ KONYA, 03.06.1952: 1; 06.06.1952: 1; 29.05.1957: 1; 30.05.1957: 1; 31.05.1957: 1; 01.06.1957: 1; 02.06.1957: 1; 25.05.1958: 1; 29.05.1958: 1; 02.06.1958: 1; 04.06.1974: 1; 05.06.1974: 1, 2; 08.06.1974: 1, 2; 10.06.1974: 1; 22.05.1976: 1; 28.05.1976: 1, 2; 29.05.1976: 1, 2, 3; 31.05.1976: 1, 2; 30.05.1977: 2, 5; 10.06.1977: 1, 5; 11.06.1977: 1, 5; 14.06.1977: 1, 5; 15.06.1977: 1, 5; 17.04.1978: 1; 17.04.1978: 1, 5; 26.05.1978: 1, 5; 29.05.1978: 1, 5; 31.05.1978: 1, 5; 02.06.1978: 1, 5; 03.06.1978: 1, 5; 06.06.1978: 1, 5; 08.06.1978: 1, 5; 09.06.1978: 2; 16.06.1978: 2, 5; 02.06.1979: 1, 5; 28.05.1980: 1, 5; 30.05.1980: 1, 5; 31.05.1980: 1, 5; 02.06.1980: 1, 5; 04.06.1981: 1, 2; 05.06.1981: 1, 5; 06.06.1981: 1, 5; 08.06.1981: 1, 5; 30.05.1984: 1, 2; 02.06.1984: 1; 04.06.1984: 1, 5; 06.06.1987: 1, 7; 12.06.1987: 1; 13.06.1987: 1, 7; 31.05.1988: 1, 7; 06.06.1988: 1, 7; 07.06.1988: 5.
YENİ MERAM, 05.06.1952: 2; 07.06.1952: 2; 01.06.1958: 1.