KONYA GÜLCÜLÜĞÜ VE GÜL BAYRAMLARI
Türkler tarafından eski devirlerden
beri bilinen gül, edebiyatta da en çok kullanılan motiflerdendir. Farsçadaki
genel anlamı “çiçek” olan gül, klasik Türk edebiyatında da “gül-i bâdâm” (badem
çiçeği), “gül-i yasemen” (yasemin çiçeği) gibi ifadelerde aynı manada kullanılmış;
sonradan sadece Rosaceae (gülgiller) familyasının Rosa cinsinden güzel kokulu bitki türlerinin adı olmuştur.
Müslüman Türk halkının genel inanışına göre kokusunu Hz. Peygamberin terinden
alan gül, bu itibarla çok sevilip çiçeklerin sultanı kabul edilmiştir. Bu
sebepten olsa gerek Selçuklu Devrinde Konya gül bahçeleriyle bezenmiştir.
Meram’ın yanı sıra Mevlâna Külliyesi’nin bulunduğu alanla Şems Külliyesi’nin hemen
kuzeyindeki alan gül bahçelerinin en ünlülerindendir.
Mevlâna ailesi Konya’yı teşrif
ettiğinde, Sultan Alâeddin Keykubat, Konya dış surundan itibaren başlayan
sarayın gül bahçesini Baha-i Veled’e
hediye etmiştir. Baha-i Veled 1231, oğlu Mevlâna da 1273 yılında vefat
ettiğinde bu gül bahçesine defnedilmişlerdir.
Bütün bir Selçuklu Dönemi musikide,
minyatürde, şiirde, hat sanatında, düşünce ve hissiyatta Mevlâna’nın yediveren
gülleriyle gerçek kişiliğini bulmuştur. Zira dönemin madde ve mana
güzellikleri, yücelikleri gülde sembolleşmiştir. Mevlâna’nın aşağıdaki arz-ı
hâli, bu sembolleşmenin boşuna olmadığını göstermektedir:
“Gülün eteğini tutalım, ona yol
arkadaşı olalım da oynaya, güle gülün aslına, zevalsiz gülfidanına gidelim.
Gülün aslı, zevalsiz gülfidanı
Mustafa (s.a.v.)’in terinden bitti, yetişti, lütfundan meydana geldi. O büyük
varlığın yüzünden hilal hâlinde iken, bedir hâline geldi.” (Can 1999: II/68).
Konya, Osmanlı Döneminde de gül
bahçeleriyle ünlüdür. Osmanlı Döneminin en tanınmış gül bahçelerinden biri Cem Sultan’a aittir. Cem Sultan, “Cem
Şairleri” diye anılan maiyetindeki dönemin ünlü şairleriyle musiki ve şiir
sohbetlerini, Ferhuniye Mahallesi’nin
kuzeyinde, Konya dış surunun Halkabeguş Kapısı civarındaki (günümüzde
Kalenderhane Mahallesi) bu gül bahçesinde gerçekleştirmiştir.
Osmanlı Döneminin diğer önemli bir
gül bahçesi de Konya valisi Hasan Hakkı
Paşa’nın (ö. 1271/1854-55) Zindankale’nin batı taraflarındaki
“Şevk-âbâd” ismiyle ünlenen köşkünün bahçesidir. Rivayete göre Paşa, o
dönemlerde Konya’da içme suyu olarak kullanılan Meram Deresi suyundan bu gül
bahçesine bir masuralık (4,5lt/dk) su almak istemiş; ancak kadı efendi: “Umuma
ait suyu, şahsi işlerinizde kullanamazsınız” gerekçesiyle, Paşa’ya bu izni
vermemiştir.
Şimdiki 19 Mayıs İlköğretim
Okulunun bulunduğu yer de Selçukludan Osmanlı’ya intikal eden bir gül
bahçesidir. Bu bahçenin ihata duvarının güney köşesinde, hâlâ ayakta duran
çeşme de Sultan Selim tarafından yapılmıştır. Osmanlı’nın son dönemlerinde bu
gül bahçesinin bakıcısı Çiçekçi Köse Naim’dir. Bu zat Konya’nın bilinen en eski
ve ünlü çiçekçisidir. Sonradan oğlu Seyit Mehmet Ağa, çiçekçibaşı olmuştur.
Cumhuriyet Döneminin başlarında Seyit Mehmet Ağa’nın Üçler Mezarlığı yakınlarındaki Çukur Mahalle’de güzel bir bahçesi
vardır. Dönemin idaresinden de yardım gören Seyit Mehmet Ağa, bu bahçesinde
birbirinden güzel pek çok çeşit gülün yanında şebbocinga, kerağaç,
beybenibeğendi, hır, kına (türbe çiçeği), nergis, papatya, kıllı menekşe (hüsnüyusuf) gibi çiçekleri bahçesinde
yetiştirip maişetini de böylelikle temin etmiştir. Seyit Mehmet Ağa’nın bahçesi
o kadar tertipli, düzenli, iç açıcı, ferahlatıcıdır ki; Konya’nın ileri gelen
bürokrat, eşraf ve uleması hemen her gün bu bahçede toplanır, musahabelerde
bulunur, satranç oynar, safa sürerlermiş.
Gerek Selçuklu gerekse Osmanlı dönemlerinde
Konya gülcülüğünde Mevlevilerin önemli bir yeri vardır. Dergâhta mücerret
(bekâr) yaşayan Mevlevi dervişleri, günlerini çiçeklere vermiş, dolayısıyla en
nadide çiçekleri onlar yetiştirmişlerdir. Bunun ispatı kına çiçeğidir ki;
Konyalılar bu çiçeğe “türbe çiçeği” adını vermişlerdir. Vahit Çelebi ve
Tarikatçı Adil Çelebi Efendiler Dergâh’ın tanınmış gülcü ve çiçekçilerindendir.
Özel çiçekçisi olan Vahit Çelebi’nin konağının yanı sıra Adil Çelebi’nin Piri
Mehmet Paşa Camii yanındaki konağının bahçesi çiçek ve gülleriyle pek ünlüdür.
Mevlevi muhiplerinden Burhanzade Hacı Mustafa Efendi’nin Karakurt
Mahallesi’ndeki konağının bahçesi de böyledir.
Cumhuriyet Döneminin başlarında Veli Sabri Uyar, Zahit Ünver, Hacı
Mehdizade Nuri, Sabri Halıcı, Kenanzade Ahmet Kürkçüoğlu, İzzet ve İhsan Erdal
kardeşlerle Sarıhafızların Nazire, Halimzadelerden Rahime ve Konya gülcülüğünün
önemli ismi Av. M. Ali Apalı’nın
annesi Nefise Hanım tanınmış gülcülerdendir.
1940’lı yıllardan itibaren Konya
gülcülüğünde Av. M. Ali Apalı ismi öne çıkmaya başlar. Daha sonra Sabuncuzade
Ahmet Bey, Ahmet Bahçıvan, Terzi Ahmet Sinan gibi isimler de ona katılırlar.
Ahmet Kürkçüoğlu’nun Uzun Bedesten’deki dükkânı bunların karargâhı gibidir.
İkinci Dünya Savaşı’nın sonuçlanmasından sonra Konyalı bu gülcüler Avrupa’dan
damızlık getirme imkânı da bulmuşlardır. Bu gülcülerin varlığından cesaret alan
Konya Belediyesi, Selçuklu Döneminin gül
bayramlarını ve bu bayram bünyesindeki gül yarışmalarını 1950’lerin
başında yeniden ihya etmiştir. 1970’li yıllara gelindiğinde -gül bayramlarının
da etkisiyle- Konya’da profesyonel anlamda gülcülük yapan kadınlı erkekli
gülcülerin sayısı bini aşmıştır.
Osmanlının son dönemlerinde, devletçe
sınaî anlamda Konya gülcülüğünün gelişimi için birtakım tedbirler alınmış;
bunun için de Sille’nin Şükran mevkiinde yağlık gül ziraatı denenmiştir. H 1317/M
1899-1900 tarihli Konya Vilayet Salnamesi’ne göre Sille’de birkaç yıldan
beri denenmekte olan gülcülük çalışmaları güzel sonuçlar verdiğinden Sille’nin
toprak yapısı, iklimi ve havası gül yetiştirmeye uygun bulunmuştur. Gül yağı ve
gül suyu üretiminde karşılaşılan bazı meselelerden dolayı vilayetin talebi ile Orman
ve Madenler Bakanlığından gönderilen memurlar tarafından üretim ile ilgili gerekli
açıklamalar yapılarak Sille’de gülcülüğün olumlu sonuçlar vereceğinin tahmin
edildiği belirtilmiştir. Memurların gelmesinden önce 74 dönüm gülistandan 122
miskal gül yağı elde edilmiştir. H 1322/M 1904-05 kayıtlarına göre de beş-on sene
önce başlayan gülcülük faaliyetleri esnasında Sille’ye bazı gülistanlar inşa edilmişse
de -Birinci Dünya Savaşı’nın gaileleri sebebiyle olsa gerek- gül bahçeleri
geliştirilememiştir.
Konya Gül Bayramları
Konya’da
gül bayramlarının geçmişi Türkiye Selçukluları Dönemine dayanır.
Selçuklu
Döneminde
Konya’ya
gülü getiren Selçuklular, bu toprakları yurt tutmalarının üzerinden çok
geçmeden bütün Konya’yı gül bahçeleriyle müzeyyen kılarlar. Meram, Dede Bahçesi, Mevlâna Dergâhı
ile Şems Külliyesi’nin bulunduğu alanlar gül bahçelerinin en meşhurlarıdır.
Selçuklu sarayının gül zevkine katılan Konya halkı da evlerinin bahçelerini
birbirinden güzel güllerle donatırlar. Saraydan halka böylesine güle meftun
insanların yaşadığı Konya’daki gülcülük rekabeti daha Selçuklu Döneminde gül
şölenlerini ve bünyesinde gül yarışmalarını doğurur. Bu şölen ve yarışmaların
bir düzen içerisinde yürütülmesi için de gül şeyhliği ihdas edilir ve
yetiştirdikleri güllerle gül yarışmasını kazananlar gül şeyhi olabilmektedir.
Konya’daki bu rekabet bir efsanenin de kaynağı olmuştur.
Bugün olduğu
gibi, o devirde de bahçe sahipleri arasında bir rekabet varmış. En iri, en
güzel gül yetiştirene “Gül şeyhi-Gül Babası” derlermiş. İşte böyle bir devirde
“Güllü Baba” diye meşhur, gül meraklısı, ihtiyar bir zengin varmış. Babanın gül
gibi yetiştirdiği, fidan boylu “Güllühan” adlı güzel bir kızı varmış. Kız
gelinlik çağına gelmiş, isteyen isteyene… Fakat baba kızını kimseye vermiyor,
bir şartı var; kendisinden daha güzel kim gül yetiştirirse ona verecek... Güllü
Baba’dan daha güzel daha iri, daha cins kim gül yetiştirebilir ki... Bu
imkânsızmış. Ama beri yanda Güllühan’ın aşkıyla yanıp tutuşan bir genç var.
Değil gül yetiştirmek, yetiştirecek bir avuç toprağı bile yokmuş. Zavallı genç
ne yapsın kalp acısını içine akıtarak çareler aramağa başlamış ve bir fırsatım
bulup Güllü Baba’nın bahçesine bahçıvan oluvermiş.
O yıl,
Güllü Baba, hiç kimsede eşi, menendi olmayan bir gül yetiştiriyormuş. Bu gülün
de bakımını yeni aldığı civan, yakışıklı bahçıvanına vermiş. Tarif etmiş, sıkı
tembihatta bulunmuş. Gül yetişedursun, genç bahçıvan Güllü Baba’dan
öğrendiklerini itina ile yapmaya başlamış. O eşsiz gül fidanından gizlice bir
çubuk almış, besili bir güle aşılamış. Gece gündüz, bin bir itina ile ikinci
gülü yetiştirmeğe, asıl gülü de iğnelemeğe başlamış. İhtiyar işin farkında
değil. Nihayet gül mevsimi gelmiş. İhtiyar eşsiz dediği gülü kopararak bir
vazoya koymuş ve ilan etmiş: “Bundan daha güzelini, daha büyüğünü yetiştiren
varsa, gelsin, kızım, anasının ak sütü gibi helâl...”
İşte bu
sırada, genç bahçıvan, elinde ikinci saksı ile görünmüş:
- Ben
yetiştirdim Güllü Baba... Bak seninkinden hem daha güzel, daha iri... Görenler
Allah için söylesin…
Kalabalık
karışmış, Güllü Baba şaşkın… Etraftan sesler:
- Ver
kızını, söz verdin... Sözünden döneni Tanrı kahreder.
Güllü Baba
bir bahçıvanına, bir de yanı başında nazlı nazlı tebessüm eden kızı Güllühan’a
bakmış:
- Kader
böyleymiş... Yazılan bozulmaz. Mesut olsunlar, diyerek nikâhlarını hemen
kıydırmış. Gül bahçeleri arasında kırk gün, kırk gece düğün yapılmış (Önder
1963: 29-32).
Cumhuriyet Döneminde
Cumhuriyet
Döneminde Belediyenin öncülüğünde gül bayramları Konya’da yeniden
canlandırılmıştır. Gül bayramlarının en önemli safhasını teşkil eden gül
yarışmaları bir kural dâhilinde cereyan etmektedir. Buna göre gül yarışmaları,
yetiştiricinin bahçesini jüri heyetinin görmesi ile başlar ve puanlar gerek
bahçenin tanzim şekline gerekse gülün güzellik ve yetişme şekline göre verilir.
Gül, üç kategoride incelenir:
1. Yerli
menşeli güller,
2. Yabancı
menşeli güller,
3. Ponpon
güller.
Daha sonra
güller yarışmaya girecekler tarafından yarışma mahalline getirilerek buradaki
numaralı vazolara yerleştirilir. Yetiştiricisinin ismi belli olmayan güller
jüri tarafından incelenerek puanlanır. Bu puanlama sonunda en güzel beş gül
seçilir.
Cumhuriyet
Döneminde Konya Belediyesinin düzenlediği ilk gül yarışması 5 Haziran 1952
tarihinde Dede Bahçesi’nde yapılmıştır. Belediye Başkanı Rüştü Özal’ın yarışmanın maksat ve
gayesini açıkladığı selamlama konuşmasının ardından Mehmet Önder Konya’da gülün tarihçesi üzerine konuşmuştur. Bu
konuşmayı müteakip jüri gülleri tetkik ederek üç kategoride birincileri
seçmiştir. Buna göre:
Yediveren
güllerde Ahmet Bahçıvan, yabancı güllerde Ahmet Kenan, yerli güllerde Refik
Gökrenk birinci seçilmiş ve kendilerine Belediyece birer kupa ile sertifika
verilmiştir.
6 Temmuz
tarihinde yapılan 1954 yılı Gül Bayramı bünyesinde “Gül Kupası” adı altında
Gençler Birliği, İdman Yurdu ve İstasyon Birlik takımlarının iştirakiyle
yapılan ve 100, 200, 400, 800, 1500 metre; disk, gülle, cirit; yüksek, uzun ve
üç adım atlamayla 4x100 bayrak yarışı branşlarında yapılan atletizm yarışmaları
İdman Yurdu takımının birinciliğiyle sonuçlanmıştır.
1957 yılı
gül yarışması 1 Haziran günü yapılmış; yarışma jürisi bir gün öncesi sabahının
erken saatlerinden itibaren gül yarışmasına katılacak gül yetiştiricilerinin
bahçelerini gezmiş, saat 10.00’da Mevlâna Dergâhı ziyaret edilerek bir gül
buketi konmuş, bilahare Konya’nın tanınmış gülcülerinden ahirete intikal
edenlerin mezarları ziyaret edilerek mezarlarına gül konmuştur. Öğleden sonra
17.00’de Dede Bahçesi’nde yarışmaya getirilen güllerin son elemelerini
yapmıştır. Daha sonra programa geçilmiş, Belediye Başkanı Nafiz Tahralı ve Müze Müdürü Mehmet
Önder’in konuşmalarını öğrenci şiirleri ve askerî bando konseri takip etmiştir.
31 Mayıs
tarihinde Dede Bahçesi’nde yapılan 1958 yılı Gül Bayramı, Belediye Başkanı M. Sıdkı Bilgin’in konuşmasıyla
başlamış, Mehmet Önder’in gül konulu konuşmasını müteakip öğrenciler gül temalı
şiirler okumuşlar, ardından Refi Cevat
Ulunay ve Feyzi Halıcı’nın
gül konusunda yazdıkları yazıların okunduğu program Konya Milletvekili Himmet Ölçmen’in konuşmasıyla sona
ermiştir.
31 Mayıs
tarihinde yapılacak 1958 yılı Gül Bayramı için Belediye, Konyalı gülcüleri 25
Mayıs’ta toplantıya çağırarak yarışma konusunda bilgilendirmiştir. Bu
toplantıda gülcüler mevsimin ilerlemesi sonucu güllerin de zamanının geçmeye
başladığını bildirerek yarışmadan ziyade bir teşhir yapılmasını istemişler,
neticede gülcülerin isteği kabul görmüştür. Program günü güllerle donatılan
masalar bandonun çaldığı ezgiler eşliğinde beş yüzü aşkın davetli tarafından
ziyaret edilmiştir. Seçilen güllerden oluşturulan zengin bir buket, akşam Kız
Sanat Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen defile sonrasında 500 liraya alıcı
bulmuştur.
1962 yılı
Gül Bayramı haberlerine her nedense Konya basını itibar göstermemiştir. Yeni Konya’nın 6 Haziran nüshasının
ikinci sayfasında Feyzi Halıcı’nın “Gül Kasidesi” isimli şiiriyle geçiştirilen
şenliklerin “Gül Sergisi” adıyla Kadınlar Birliği’nce Dede Bahçesi’nde
gerçekleştirildiği, gazetenin 7 Haziran tarihli nüshasının ikinci sayfasındaki
Arda (Ramiz)’nın “Gül Bahsinde Bu da Bizden” başlıklı yazısından
anlaşılmaktadır.
1965 yılı
Gül Bayramı 12 Haziran tarihinde yine Dede Bahçesi’nde yapılmış; ayrıca yardım
amaçlı bir “Gül Gecesi” ve “Gül Kupası Atletizm Yarışmaları” düzenlenmiştir.
Dede
Bahçesi merkezli alanın düzenlenerek Konya Fuarı’nın da mekânı olan Kültür
Park’a dönüştürülmesiyle 1972 yılından itibaren gül bayramları yine eski
yerinde yapılmakla birlikte Dede Bahçesi artık Kültür Park/Konya Fuarı
olmuştur. 1972 yılı gül bayramı “Gül Günü” adıyla 12 Haziran günü burada
yapılmıştır.
1974 yılı
Gül Günü 8 Haziran günü Kültür Park’ta yapılmış; gül yarışmasında yerli ve
ponpon güllerde Av. M. Ali Apalı, yabancı güllerde de Mustafa Özer birinci
olmuştur.
29 Haziran
tarihinde Konya Turizm Derneği tarafından düzenlenen 1976 yılı Gül Bayramı, bir
sanat şöleni olarak cereyan etmiştir. Düzenleyiciliğini Turizm Derneği Başkanı
Feyzi Halıcı’nın yaptığı şenliğe TRT Genel Müdürü Şaban Karataş, Ord. Prof. Dr. Sadi Irmak, Prof. Dr. Mehmet Kaplan, Ahmet Kabaklı gibi bilim
adamlarıyla Karslı âşıklar ve Semih Sergen gibi sanatçılar katılmışlardır. Gül
yarışmasının gecesinde Alâeddin (Keykubat) Düğün Salonu’nda gerçekleştirilen
sanat gecesinde Mehmet Kaplan “Edebiyatımızda Gül”, Ahmet Kabaklı da “Fatih ve
Fetih” konusunda konuşmuş, Belediye Bandosunun klasik Türk müziği konserinden
sonra Karslı âşıklar gül konusunda şiirler söyleyip atışmışlar, Semih Sergen de
gül temalı şiirler seslendirmiştir.
Konya
Turizm Derneği’nce 11 Haziran günü “Gül Şöleni” adıyla gerçekleştirilen 1977
yılı gül bayramında mutat yarışma ve eğlence programlarına ilaveten yerli ve
yabancı bilim adamlarının iştirakiyle Mevlâna Enstitüsü salonunda bir gül
semineri yapılmıştır.
1978 yılı
Gül Bayramı, bu şenliğin yirmi beşinci yılına denk geldiğinden daha zengin
programlarla 3 Haziran günü ve akşamında kutlanılmıştır. Ülke düzeyinde
düzenlenen gül yarışmasına 100’e yakın gül yetiştiricisi katılmış, bu sebeple
yarışma ödüllerinin sayısı artırılmıştır. Yarışma kategorileri ve ödül
kazananları şunlardır:
Yabancı
Güller:
Mevlâna
Ödülü: Eyüp Mutlutürk; Şems-i Tebrizî Ödülü: Ali Sönmez Büyükkol; Sultan Veled
Ödülü: Şefika Bayraktar; Nef’î Ödülü: Mehmet Suat Pekerşen, Ahmet Yücel Eşen,
Mehmet Keçeci, Sadık Vural, Ali İhsan Taş, Fethi Küçükçiftçi.
Yerli
Güller:
Âşık Şem’î
Ödülü: Av. M. Ali Apalı, Ümmi Sinan Ödülü: Bölge Toprak Su Araştırma Enstitüsü,
Âşık Ömer Ödülü: Ahmet Bahçıvan.
Yirmi
beşinci yıllarını doldurduklarından şeref belgesi almaya hak kazanan gül
yetiştiricileri: Zahit Ünver, M. Ali Apalı, Sabri Halıcı.
En Güzel
Gül Şiiri: 1. Âşık Nuri Şahinoğlu, 2. Âşık Kul Sadi.
2 Haziran
günü gerçekleştirilen 1979 yılı Gül Bayramı’nda ayrıca güvercin yarışması
düzenlenmiştir.
1980 yılı
Gül Bayramı 31 Mayıs günü Meram Aile Bahçesi’nde yapılmıştır. Aynı günün
gecesinde de tanınmış ses ve saz sanatçılarının iştirakiyle bir gül şöleni icra
edilmiştir. Bir gün sonrasında da rahvan at yarışlarının yapıldığı Gül Bayramı’nın
gül yarışmasına Pakistan Büyükelçiliği de 50.000 TL değerinde bir gümüş tepsi
ödülü koymuştur. Pek çok gül yetiştiricisinin yanı sıra kamu kurum ve
kuruluşlarının da iştirak ettiği yarışmada Pakistan Büyükelçiliğinin ödülünü
beş kategoride de birincilik alan Mehmet Keçeci kazanmıştır.
Atatürk’ün
doğumunun 100. yıldönümü vesilesiyle, annesi Zübeyde Hanım’a atfen düzenlenen
1981 yılı Gül Bayramı Alâeddin Tepesi Çay Bahçesi’nde gerçekleştirilmiştir. Bu
yılın ardından gül şenlikleri aralıklarla 1984, 1987 ve 1988 yıllarında üç kere
daha yapıldıktan sonra ihmal edilmiştir. 1984 yılı Gül Bayramı, 2 Haziran günü
Turizm Derneği ile Belediyenin iş birliğiyle Kültür Park’ta; Belediyece
düzenlenen 1987 yılı Gül Bayramı 12 Haziran günü Kültür Park’ta; Konya Büyükşehir
Belediyesince düzenlenen son Gül Bayramı 5 Haziran 1988 tarihinde Meram’da
yapılmıştır. Gül yarışmasına 250 gül yetiştiricisi katılmış; ünlü sanatçı Ahmet
Özhan da gül üzerine bestelenmiş şarkılardan oluşan bir konser vermiştir.
KAYNAKÇA:
AYVAZOĞLU,
Beşir (1997), Güller Kitabı, Ankara.
BÜLBÜL,
Nail (1954), “Konya ‘Gül Kupası’ Atletizm Müsabakaları”, Türkiye Spor (7
Temmuz).
IŞIK, Ali
(1999a), “Gül Güldestesi (Gül Üzerine Bir Etüd)”, Yeni Gazete, Konya,
10.06.1999-05.07.1999 (Dizi Yazı).
(1999b), “Güller Şehri Konya’da Gül
Bayramları”, KTO Yeni İpekyolu Dergisi Konya Kitabı II, s. 15-21, 16-17.
KARPUZ,
(2004), “Mevlâna Külliyesi”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi,
C. XXIX, s. 448-449.
KONYA VİLAYET SALNAMESİ, 1317, 110; 1322, 284; 1332,
163-164.
KURNAZ,
Cemal (1996), “Gül”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C. XIV,
s. 219-220.
ÖNDER,
Mehmet (1963), Konya Efsaneleri, Konya; (1966), Konya, s. 29-32.
ÖZÖNDER, Hasan
(1998), Sille
(Tarih-Kültür-Sanat), Konya, s. 26-27, 344-345.
SURAL,
Mahmut (1976), “Konya’da Çiçekçilik ve Ünlü Çiçekçiler”, Yeni Konya,
Konya (Dizi Yazı: 1-4 Haziran).
SARIKÖSE, Barış
(2008), “Osmanlı Döneminde Sille”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, (Doktora Tezi), Konya, s. 252.
UZ, Mehmet
Ali (2011), “19 Yüzyıl Sonlarında Sille”, 5000 Yıllık Kültür Vadisi Sille,
Konya, S. 9 (Mayıs), s. 5-6.
YILMAZ,
Mehmet (2000), “Osmanlı Devleti’nde Gülcülük ve Gülyağcılık”, Uluslararası
Kuruluşunun 700. Yıldönümünde Bütün Yönleriyle Osmanlı Devleti Kongresi 07-09
Nisan 1999, Konya, s. 757-758.
YENİ
KONYA, 03.06.1952:
1; 06.06.1952: 1; 29.05.1957: 1; 30.05.1957: 1; 31.05.1957: 1; 01.06.1957: 1;
02.06.1957: 1; 25.05.1958: 1; 29.05.1958: 1; 02.06.1958: 1; 04.06.1974: 1;
05.06.1974: 1, 2; 08.06.1974: 1, 2; 10.06.1974: 1; 22.05.1976: 1; 28.05.1976:
1, 2; 29.05.1976: 1, 2, 3; 31.05.1976: 1, 2; 30.05.1977: 2, 5; 10.06.1977: 1,
5; 11.06.1977: 1, 5; 14.06.1977: 1, 5; 15.06.1977: 1, 5; 17.04.1978: 1;
17.04.1978: 1, 5; 26.05.1978: 1, 5; 29.05.1978: 1, 5; 31.05.1978: 1, 5;
02.06.1978: 1, 5; 03.06.1978: 1, 5; 06.06.1978: 1, 5; 08.06.1978: 1, 5;
09.06.1978: 2; 16.06.1978: 2, 5; 02.06.1979: 1, 5; 28.05.1980: 1, 5; 30.05.1980:
1, 5; 31.05.1980: 1, 5; 02.06.1980: 1, 5; 04.06.1981: 1, 2; 05.06.1981: 1, 5;
06.06.1981: 1, 5; 08.06.1981: 1, 5; 30.05.1984: 1, 2; 02.06.1984: 1; 04.06.1984:
1, 5; 06.06.1987: 1, 7; 12.06.1987: 1; 13.06.1987: 1, 7; 31.05.1988: 1, 7;
06.06.1988: 1, 7; 07.06.1988: 5.
YENİ
MERAM, 05.06.1952:
2; 07.06.1952: 2; 01.06.1958: 1.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder