26 Mayıs 2021 Çarşamba

Konya’yı Seçildikten Sonra Gören İlk Kadın Milletvekilimiz: BAHİRE BEDİZ MOROVA AYDİLEK

 


Giriş

Bir asırlık geçmişe sahip parlamenter sistemimizin önemli meselelerinden biri de seçim sistemimizdir.[1] Zira bu sistem de kendi içinde birçok problemi havidir. Bu makalemizde bu problemlerin birini söz konusu edip, bunu bir örnekle de somutlaştıracağız.

Yönetim biçimimiz olan cumhuriyet, TDK’nın Türkçe Sözlüğü’nde: “Milletin, egemenliği kendi elinde tuttuğu ve bunu belirli süreler için seçtiği milletvekilleri aracılığı ile kullandığı devlet biçimi” (Komisyon 1998: I/415) olarak tanımlanmış olsa da ilgili metinlerinde yazılı kurallarıyla bunların uygulamaları arasında paralellik yok gibidir. Zira halkımız kendini parlamentoda temsil edecek kişiyi belirlemede –hakkıyla- söz sahibi olamadığı gibi, kendi iradesinin dışında atanmışların yönetimindeki yapılanmalar da halk iradesinin gerçekleşmesinin önündeki aşılmaz engel olmuş ve olagelmektedir. Başlığımızda da ima ettiğimiz gibi bu yazımızda, 1935 Yılı Genel Seçimleri örneğinde yönetim sistemimizin sadece halka rağmen halka seçtirilen milletvekilleri meselesi üzerine yoğunlaşacağız.

Konya’da 1935 Yılı Genel Seçimi

Millî Mücadele’den hemen sonra 1929’a kadar olan dönemde Kemal Paşa’ya karşı askerî, dinî ve siyasî her türlü muhalefet susturularak bu zemin üzerinde yeniden yapılanma gerçekleştirilmiştir. Böyle bir ortamda Kemal Paşa’nın muvafakatiyle 1930 yılında kurulmuş olan Serbest Cumhuriyet Fırkası bile toplumda birikmiş olan tepkinin tekrar gündeme gelmesine engel olamamıştır. Böylece güdümlü muhalefet yoluyla denenen “çok partili cumhuriyet” tecrübesi başarıya ulaşamamış ve zaten fiilen varlığını sürdürmekte olan tek partili sistem 1945’e kadar devam etmiştir.

1930 yılından itibaren parti-devlet özdeşleşme süreci başlatılmıştır. Partinin ideolojisine “uygun” olan 18 yaşından büyük her Türk vatandaşına partinin kapıları açık tutulmuştur. Böylece CHF’nin 1931 yılına kadar yürütmekte olduğu iktidar bundan sonra parti-devlet bütünleşmesi olarak devam etmiştir.

Devlet başkanı aynı zamanda parti başkanı, İçişleri Bakanı parti genel sekreteri ve valiler de partinin il başkanı konumunda olmuşlardır.

Parti-devlet bütünleşmesi devresinin ilk genel seçimleri 1931’de ikincisi de 1935 yılında gerçekleşmiştir (Akdağ 2014: 255-256).

1935 genel seçimlerinde Konya’dan 15 milletvekili seçilecektir. Kadınlara milletvekili hakkı verildiğinden birçok bayan halkevi ve CHF’ye kaydolmaya başlamışlardır. Müntehib-i sani[2] seçimleri ülke genelinde ocak ayının sonlarına doğru tamamlanmıştır. Seçimler dönemin şartları gereği aynı gün yapılamamıştır. Mesela Sivas’ta 15 Ocak 1935 tarihi itibariyle müntehib-i sani seçimleri tamamlanırken İzmir’de 18 Ocak’ta bitirilmiştir. Konya’da 17-19 Ocak tarihleri arasında, içinde 45 kadın adayın bulunduğu 233 müntehib-i sani seçilerek CHF’nin Konya Vilayet Başkanı Şevki Ergun’un imzasıyla ilan edilmiştir (Akdağ 2014: 264).

4 Şubat günü basında Atatürk, Cumhurbaşkanı ve CHF’nin Genel Başkanı sıfatıyla müntehib-i sanilere bir beyanname yayımlamıştı. Söz konusu beyannamede, mecliste bağımsız milletvekillerine yer vermek üzere parti aday listelerinde 16 adet milletvekilliğinin boş bırakıldığı belirtilmiştir. Beyannamede bağımsız adaylıklara talip olanların cumhuriyetçi ve milliyetçi olmaları gerektiği belirterek şöyle devam edilmiştir: “Fırkamız programından başka bir programla ve fırkalı olmanın tabii kayıtları dışında serbest çalışacak samimi yurttaşların ulus kürsüsünden yapacakları tenkitler ve söyleyecekleri mütalaalarla millî çalışmanın kuvvetleneceği kanaatinde bulunuyoruz. Bu yolda geçirdiğimiz dört yıllık tecrübe fırka esaslarımızın ve fırka hükümeti çalışmalarının ulus önünde yapılan tenkitlerle karşılaştırılmasına fırsat vermiş ve yurttaşların siyasal olgunluğunu artırmıştır. Her gün her vesile ile düşündüklerini ve yaptıklarını fırka içinde ve fırkalar, fırkalılar arasında olduğu kadar eyi (iyi) ve temiz bütün yurttaşların murakabesine (kontrolüne) arz etmeyi vazife sayan fırkamızın bu kararını bildirirken fırka teşkilatımızdan ve fırkalı İkinci müntehiplerden (İkinci seçmen) yukarıda yazılı vasıftaki müstakil namzetlere rey vermelerini isterim.” (Akdağ 2014: 265)

Konya’dan gösterilen 15 CHF milletvekili adayından biri de Bahire Bediz Aydilek’tir (Konya’nın 16. milletvekili adayı bağımsız olarak gösterilen Ali Fuat Cebesoy’dur).

233 Müntehib-i saninin 45’i kadındır. Bu sayı toplam müntehib-i sanilerin %19,3’üne karşılık gelmektedir. Kadın müntehib-i sanilerin 7’si üst düzey yönetici eşidir. Öğretmen memur olan kadın müntehib-i sanilerin sayısı bir hayli yüksektir. Eşrafa mensup kişilerin eşleri de, sırf onların eşleri oldukları için müntehib-i sani seçilmişlerdir. Bu durum isimlerin yazılışında bile dikkatleri çekmektedir. Mesela “Saliha Halil İbrahim Karısı gibi. Halkevi başkanı öğretmen Ferid Uğur’un eşi Naciye Ferid Uğur, Eczacı Yümni’nin eşi Şerife Yümni, Dr. Cevat Atasagun’un eşi Süreyya Cevat Atasagun Müntehib-i sanidir. Sonraki yıllarda CHP senatörü olacak olan Erdoğan Bakkalbaşı’nın babası Recep ve annesi Vesile Bakkalbaşı da müntehib-i sanidir (Akdağ 2014: 264; 43 Nu.lı dipnot).

Konya’dan 44 mıntıkadan seçilmiş bulunan 233 müntehib-i saninin tamamının meslekleriyle ilgili bilgi temin edilememiştir. Hakkı Uyar’ın verdiği bilgiye göre; 147 müntehib-i saninin meslekleri tespit edilebilmiştir. Buna göre; 19’u tüccar, 3’ü toprak sahibi, 15’si serbest meslek sahibi, 48’i memur, 8’i küçük esnaf, 47’si seçimle gelen yönetici ve 7’si üst düzey yönetici eşidir. Serbest meslek sahibi olanların 7’si avukat, 4’ü doktor, 2’si eczacı, 1’i noter ve 1’i gazetecidir. Memur grubunda olanların bir kısmının meslekî dağılımı şöyledir: 3 nahiye (bucak) müdürü, 2 fırka kâtibi, 1 vali, 1 savcı, 1 hâkim, Ziraat ve İş Bankası müdürleriyle İktisat ve Ahali Bankası çalışanları, posta ve muhasebe müdürleridir. 48 memurdan 3’ü emekli olup, 45’i çalışmaktadır. Küçük esnaf olarak sayılan 8 kişi, manifaturacı, bakkal, berber, çiçekçi, bakırcı ve kitapçıdır. Seçimle gelen yöneticinin, 35’i CHF Ocak başkanı, 1’eski olmak üzere 7 milletvekili, 1’i eski olmak üzere 4 muhtar, 1’si belediye başkan yardımcısıdır. Üst düzey yönetici eşi olarak tanımlananların, 3’ü general eşi (Melahat General C. Toydemir, Rabia General V. Ünivar ve Kevser General İzzettin Çalışlar), 1’i vali eşi (Nuriye Cemal Bardakçı, Konya valisinin eşi), 2’si milletvekili eşi, 1’i eski milletvekili eşidir. Konya’da bazı köklü ailelerden müntehib-i saniler seçilmiştir. Bunların başında Bakkalbaşı ailesi gelmektedir. Bu aileden 5 münhetib-i sani bulunmaktadır. Daha sonra Ulusan ailesi gelmektedir. Ulusan ailesinde 4 müntehib-i sani vardır. Bu aileden Cumhuriyetin ilk yıllarında –farklı dönemlerde olmak üzere-iki milletvekili çıkmıştır. (Mustafa ve Halis Ulusan). Müntehib-i saniler arasında geçen diğer bazı köklü aileler/eşraf arasında sayılabilecek olanlar şunlardır: Aboğlu, Kaymak, (bu aileye mensup Ali Saim Kaymak DP milletvekili oldu), Burhanoğlu, Sancıoğlu, Eşrefoğlu, Mendi, Nuhoğlu, Sinanoğlu, Silleli, Doruk, İsmil ve Eken (Mustafa Lütfi Eken, Atatürk’ün Konya’dan özel olarak seçtirdiği bir milletvekiliydi. Çiftçi kökenli olup, Org. Fahrettin Altay tarafından araştırılıp bulunmuştu). Eken ailesine mensup 3 müntehib-i sani bulunmaktadır (Akdağ 2014: 264-265; 44 Nu.lı dipnot).

Konya’da milletvekili seçimi 8 Şubat Cuma günü Belediye Sineması salonunda yapılmış; CHF adaylarının hepsi seçimi “ittifakla kazanmışlardır (Akdağ 2014: 266).

Konya’nın İlk Kadın Milletvekili Bahire Bediz Morova Aydilek

1897 yılında Bosna’da doğan Bahire Hanım’ın babası Bedi Bey, annesi Hasbi Esma Hanım’dır (Komisyon 2010: 273). Ailesi bilahare Bosna’dan göç ederek Bolu’ya yerleştiğinden ilk ve ortaokul tahsilini burada yaptı. Bolu Kız Sanat Okulunda, resim öğretmeni olarak göreve başladı. 1927 yılında gözlerindeki bir rahatsızlık sebebiyle görevini bırakarak CHF ve Halkevi’nde hizmet vermeye başladı (Duroğlu 2007: 100-101). 1930 yılında politikaya girerek, aynı yıl Bolu Belediyesi meclis üyesi seçildi.

Eşi ile birlikte, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sıkça ziyaret eden Aydilek, Bolu’yu ziyaretlerinde de Gazi’yi evlerinde misafir edip ağırlamışlardır. Atatürk bu aileye olan muhabbetinden dolayı Aydilek Hanımefendi’ye 17.07.1934’te “Bediz” adını verdi. Bahire Hanım o günün hatırasına olarak ölene kadar her yıl aynı tarihte Bolu’nun ileri gelenlerine yemek vermiştir.

Atatürk’ün teşvikiyle, V. Dönemde Konya milletvekili oldu (Atalay 2009: 366-367). Eczacı Faik Bey’le (Anonim 1965: 3) olan evliliğinden Mehmet Hulusi (Komisyon 2010: 297, 197 Nu.lı dipnot) adında bir çocuk annesi olan Aydilek, Duroğlu’na göre “Atatürk’ün ölüm günü olan 10 Kasım 1938 tarihinde” (Duroğlu 2007: 102), Milliyet gazetesinde yayımlanan bir habere göre ise 10 Kasım 1965 tarihinde İstanbul’da vefat etmiştir (Anonim 1965: 3)[3].

Bahire Bediz Morova Aydilek ve Konya

Konya ile herhangi bir bağı bulunmayan ve dahi Konya’yı hiç görmeden Konya milletvekili seçilen Bahire Hanım’ın Konya ile ilk irtibatını –seçildikten bir ay sonra- Ş. Gürol adında bir gazeteci sağlar. Anılan gazetecinin Bahire Hanım’la yaptığı görüşme ve onunla ilgili izlenimlerini Ekekon gazetesinden aynen alıntılıyoruz:

Saylavımız B. Bediz Aydilekle

Muhabirimiz görüştü

Ankara

Değerli saylavımız bayan Bediz Aydileği, misafir bulundukları yeğenlerinin evlerinde ziyaret etmek imkânını buldum.

Çok sade giyinmiş, güler yüzlü saylavımıza tevazu ile ziyaretteki maksadımı anlattım. Sevgi ve saygılarımı sundum.

- Memnun oldum, Konyalılardan ilk defa sizinle görüşüyorum. Dediler, Konyadan, bilhassa bayanlarımızın soysal yaşayışları hakkında yerinde ve ince sorgular sordular.

Bayanlarımızın inkılâp yolundaki şuurlu çalışmalarını, 17 bayan saylavdan birinin de kendi olarak kamutaya katılması dolayısıyla, Konyalıların büyük bir sevinç duymakta olduklarını anlattım, konuşmağa başladık.

- Ne güzel, Konyayı, şimdiden daha çok sevmeğe başladım, evvelce hiç gitmemiştim, bulacağım ilk fırsatta oraya gitmek, köylerine kadar dolaşmak isterim.

- Bugün için Konyada yapmasını düşündüğümüz işler var mıdır?

- Bugünden birşey söylemek doğru olmaz, evvelâ Konyayı yakından tanımak, sonra karşılaşılacak lüzûm ve ihtiyaçlara göre vazifemin icabettirdiği herşeyi yapmağa çalışmak isterim.

Ricam üzerine, bayan Bediz, bana biraz da kendilerinden bahsettiler:

- 1897 de Boluda doğdum. Bayım orada eczacıdır, 21 yaşında bir oğlum var, İstanbul üniversitesinde eczacılık tahsil ediyor. Ötedenberi memleket işlerinde faydalı bulduğum her kurumda çalışmaktayım, 5 yıl önce ilk olarak C. H. F. na ben girdim, yine aynı yıl belediyeye üye seçildim.

- Memuriyet hayatınız var mıdır?

- Evet birkaç yıl önce Bolu orta mektebinde resim muallimliği yaptım.

Yanımızda bulunan yeğenleri:

Yengem güzel yağlı boya yapar, dedi.

Sayın saylavımızı fazla rahatsız etmek doğru olmıyacaktı, müsaadelerini diledim. Gösterişten hiç hoşlanmadığını çok iyi sezdiğim saygıdeğer saylavımıza tekrar teşekkür ederek ayrıldım, merdivenlerden inerken arkamdan sesleniyorlardı.

- Aman, yavaş inin, merdivenler çok diktir.

Diye temiz bir koruyuculuk numunesi gösteriyorken Konyalılara selâmları unutmayın.

Diyerek te Konyaya karşı bağını gösteriyordu.

Ş Gürol” (1935: 1)

 

Bahire Hanım, Meclis’te temsil ettiği Konya’yı, seçilmesinden sekiz ay sonra teşrif edebilmiştir. 24 Eylül 1935 tarihinde Konya’ya gelen Bahire Hanım’ın Konya günlerini de bir gün sonrasının Ekekon’undan takip edebiliyoruz. Konya’ya trenle gelen Bahire Hanım’ı[4] “durak”ta[5] Konya saylavı[6] Kâzım Gürel ve eşi, CHP il başkanı ve “şarbay”[7] Şevki Ergun ve eşi, Parti sekreteri Lütfi Berkmem ve Ekekon başyazarı Ziya Çalık’ın başı çektiği bir kalabalık karşılamıştır. Bahire Hanım’ın Konya’ya gelişi, “Türk kadınının siyasal utkusunun bir üruntağı[8]” olması hasebiyle onun “ilimizin saylavı olmasına bir kat daha önem katmaktadır.” Bahire Hanım, Bayan Gürel ve Ergun’un eşliğinde istasyondan kendisine tahsis edilen “kurağa”[9] geçmiş; ardından üzerinde “griperi bir kostüm, buluz üzerine kravat ve aynı renkte bir kasket”ten oluşan kıyafetiyle “ilbaylığı”[10] ve müzeyi gezmiştir (Ekekon, 25 Eylül 1935, s. 2).

“Bedia Bediz” Hanım, Konya’ya gelişinin ertesi günü “ile bağlı kamunlarda[11]” incelemelerde bulunmuş; ikinci günü de Başbakanlık İstatistik Genel Direktörü B. Celâl Aybar’ın, nüfus siyasası ve genel nüfus sayımı hakkında Uray Sinemasında[12] verdiği konferansı dinlemiştir. Bahire Hanım’ın yanı sıra konferansa “İlbay Cemal Bardakcı, Şarbay Şevki Ergun ile ilbaylık ve şarbaylık bütün işyarlarile[13] öğretmenler” katılmıştır.

“Bedia Bediz” Hanım aynı gün “C.H.P. İlkurul Başkanı Bay Şevki Bey”le birlikte bazı incelemelerde bulunmak üzere Çumra ilçesine gitmişlerdir (Ekekon, 27 Eylül 1935, s. 2).

Bahire Hanım, Konya’daki üçüncü gününde yine Şevki Bey’le birlikte Beyşehir[14] ve Seydişehir ilçelerini gezmiş, muhtemelen geceyi Seydişehir’de geçirip, ertesi gün Konya’ya dönmüştür (Ekekon, 29 Eylül 1935, s. 2). Bahire Hanım, aynı gün, Karaman’da incelemelerini tamamlayan Konya milletvekilleri Tevfik Fikret Silây ve Kâzım Gürel’le birlikte akşam treniyle Ankara’ya hareket etmiştir (Ekekon, 1 Birinci Teşrin 1935, s. 2).

Bahire Hanım, ilerleyen yıllarda, siyasi çalışmalar vesilesiyle birkaç kez daha Konya’da bulunduktan sonra siyasi hayatını noktalamıştır.

Sonuç

Bahire Bediz Morova Aydilek, Konya’yı görmeden vekili seçilen milletvekillerinin ilklerinden olmakla birlikte sonuncularından değildir. Zira –âdeta gelenekleşen- bu tarz-ı siyaset elan sürdürülmektedir. Hakkını teslim etmeliyiz ki; Bahire Hanım, tepeden indirilip sadece seçim meydanlarında boy gösterip, seçildikten sonra da Meclis’te kaybolan kimi vekillerimiz gibi olmamış; görev yaptığı dönemde Konya için öncelikle gerçekleştirilmesi elzem bazı hizmetleri Meclis’te dillendirmiştir.

Bahire Hanım, Konya’ya ilk gelişinde tespit ettiği meseleleri raporlaştırarak Meclis’e sunmuştur. Konya ile ilgili 1935 yılında hazırladığı bu raporda Konya Ovası’nın en büyük meselesi olan sulama probleminin çözülebilmesi için Beyşehir Gölü’nden kanallar yardımı ile bir an evvel suyun getirilmesi gerektiğini, Konya’nın ekonomik durumunun düzeltilmesi için şose veya demiryolu ile Ankara’ya bağlanmasının lazım geldiğini, köylülerin resmî işleriyle ilgili meselelerinin giderilmesi için haftanın belli günlerinin sadece köylülere ayrılmasının uygun olacağını, bakımsız olan tarihî eserlerin onarılmasının tarihi korumak açısından önemli olduğunu ve halka kötü davranan memurların cezalandırılmasının şart olduğunu dile getirmiştir.

 

KAYNAKÇA:

AKDAĞ, Ömer (2014), “Konya’da 1935 Genel Seçimi”, Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, S. 36, Konya, s. 253-279.

ANONİM (1965), “Atatürk’ün İlk Kadın Milletvekili 10 Kasım Günü Öldü”, Milliyet, 15 Kasım 1965, s. 3.

                 (2012), Milletvekili Genel Seçimleri 1923-2011, Ankara: TÜİK Yay.

ATALAY, Ahmet (2009), “Aydilek, Bahire Bediz Morova”, Konya Ansiklopedisi, C. I, s. 366-367.

DUROĞLU, Sibel (2007), “Türkiye’de İlk Kadın Milletvekilleri”, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tarih (Türkiye Cumhuriyeti Tarihi) Ana Bilim Dalı, (Basılmamış Yüksek Lisans Tezi), Ankara.

GÜROL, Ş (1935), “Saylavımız B. Bediz Aydilekle”, Ekekon, S. 1 (14 Mart), s. 1.

PEÇENEK, Murat (2014), “Bediz Morova”, Bolu Takip Gazetesi, 11 Eylül (Erişim: http://www.bolutakip.com/haber/bediz-morava-2, 30.04.2015/13.40).

SOYLU, İkbal (1935), “Bayan Saylavımız ve Parti İl Yön Kur Başkanının Beyşehir Gezileri”, Ekekon, 3 Birinci Teşrin 1935, s. 2.

KOMİSYON (1998), Türkçe Sözlük, I-II, Ankara, TDK Yay. (8. bs.)

                      (2010), TBMM Albümü 1920-2010/1. Cilt 1920-1950, Ankara: Gökçe Matbaası.

Ekekon, 25 Eylül 1935, s. 2; 28 Eylül 1935, s. 2; 29 Eylül 1935, s. 2; 1 Birinci Teşrin 1935, s. 2.



[1] 16 Nisan 2017 referandumuyla kabul edilen ve 9 Temmuz 2018 tarihi itibarıyla uygulanmaya başlanan Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi de bahse konu olan aksaklığı çözmemiştir.

[2] Ülkemizde bugüne kadar yapılan seçimlerde iki dereceli ve tek dereceli olmak üzere iki tür seçim sistemi uygulanmıştır. İlk Meclis üyelerinin milletvekili seçimleri ile 1923, 1927, 1931, 1935, 1939, 1943 seçimleri iki dereceli olarak yapılmıştır. İki dereceli seçim sisteminin birinci aşamasında müntehib-i evvel denilen birinci seçmenler, müntehib-i sani denilen ikinci seçmenleri; ikinci seçmenler de saylav denilen mebusları seçerlerdi (Anonim 2012: XIV).

[3] Aynı habere göre adı da Behire’dir.

[4] Bahire Hanım bu haberde ve Konya’da kaldığı müteakip günlerin haberlerinde de adı hep “Bedia Hanım” olarak anılmıştır. Bir şehrin milletvekilinin, hem de partisinin yayın organı olan bir gazetede, adının biteviye yanlış yazılması şehir ve vekili arasındaki yakınlığın enteresan bir göstergesi olsa gerektir.

[5] durak: Gar, istasyon.

[6] saylav: Milletvekili

[7] şarbay: Belediye başkanı.

[8] oruntak: Milletvekili; elçi, delege.

[9] kurağ: Sanat değeri olan yapı; konak.

[10] ilbaylık: Valilik, vilayet konağı.

[11] kamun: Nahiye, bucak.

[12] Uray Sineması: O dönemde dilde Öz Türkçecilik akımı hâkimdir. Bundan dolayı Arapça “beled” kelimesinden türetilen “belediye” kelimesinin karşılığı olarak bu dönemde “uray” kelimesi teklif edilmişse de; kelime tutmamıştır. Söz edilen Belediye Sineması, 1910 yılında Alâeddin Tepesi’nin güney eteklerinde, yan tarafındaki Rum Okulu öğrencilerinin uygulama sahnesi olarak inşa edilmiştir (Daha geniş bilgi için bk. Konya Ansiklopedisi, c. VIII, s. 113).

[13] işyar: Memur.

[14] Bahire Hanım’ın Beyşehir gezisinin ayrıntıları 30 Eylül tarihli Ekekon’da verilmiştir. Bahire Hanım’a Şevki Ergun ve eşi Şaziye Hanım ile yeğenleri Saime ve Ali Haydar’ın eşlik ettiği gezide “parti kurağında” ağırlanmışlar, ardından Beyşehir Gölü ile Eşrefoğlu Camii gezilmiş; gezi sonrası tekrar gelinen kurakta “iki saat kadar degetlerde bulunulmuştur” (Soylu 1935: 2).