KONYA’DA ESKİ SİNEMALAR
Ali IŞIK
Sinema
olgusu, 28 Aralık 1895 günü, Louis Lumiére ve kardeşi Auguste Lumiére’nin
Paris Boulevard Capucines, Grand Cafe’nin Hint Salonu’nda
yaptıkları ilk gösterimle varoldu. Sinema kelimesinin kökeni Grekçe
devinim (hareket) anlamını içeren “kinema” kelimesidir. Sinemabilim,
kinema kelimesini yine Grekçe bir kelime olan yazmak ya da yazarak
anlatmak anlamındaki “kinemagrophion” kelimesi, sinema olgusunun evrimi
içinde “hareketi fotoğrafta yazmak, hareketi fotoğrafla anlatmak” anlamındaki
cinematographe (sinematograf) kelimesi biçimine dönüşmüştür (Gürkan
1996: 8).
Sinema
olgusu, teknolojik ve sosyolojik alandaki olağanüstü güce sayesinde hiçbir
sanat ve bilimin ulaşamayacağı bir hızla dünyaya yayıldı. Türkiye’de de
özellikle o günlerin eğlence merkezi olan Pera’da, öncelikle bilimsel bir
buluş, sonra da eğlence aracı olan birçok aletle çeşitli gösteriler
düzenleniyordu. Bu gösteriler halkı hareketli görüntüye her ne kadar
alıştırmışsa da, sinema olgusunun Türkiye’ye girişi ancak Lumiére
operatörleriyle, 1896 yılının baharında gerçekleşti. Lumiére operatörlerinin
İstanbul’a gelmelerinden önce, İstanbul’da fotoğrafçılık yapan Vafiadis, 3 Ekim
1895-17 Şubat 1896 tarihleri arasında Lumiére Kardeşler’e yollamıştı. Ancak bu
mektup bir sinematograf isteğinden çok bu konuda bilgi almak üzere yazılmıştı.
Zaten o tarihte Lumiéreler’in elinde yalnızca bir adet sinematograf
bulunuyordu.
Lumiére
operatörlerinden Promio Kardeşler 1896 yazının başlarında Türkiye’ye
geldiler. Promio Kardeşler, İstanbul’da çekim yaptıkları süre içinde, “Türk
Piyadesinin Geçit Töreni”, “Türk Topçusu”, “Haliç Panoraması”,
“Boğaziçi Kıyılarının Panoraması”nı repertuarlarına kattılar (Gürkan
1996: 12). Türkiye’de ilk sinema gösterimi ise Romanya uyruklu bir Leh Yahudi’si
olan Sigmund Weinberg tarafından Sponek Birahanesi’nde
yapılmıştır (Gürkan 1996: 20).
Bilinen
ilk Türk filmi 1905’te çekilmiştir, ancak yapımcısının kim olduğu bilinmemektedir.
Yalnızca Selim Sırrı Tarcan’ın bu filmin çekiminde rehberlik yaptığı biliniyor
ki, bu da filmi yapanların yabancı olduğu kanısını güçlendiriyor. Çekiliş yeri
ise Yıldız Camii’nin ikinci avlusu; 1905’te çekilen bu film ülkemizde çekilen
en eski filmlerden biridir. Ancak filme ilişkin bir belge bulunamadığı için ilk
film sayılamaz.
Diğer
bir filmin çekimi ise 1909’da gerçekleşmiştir. Sigmund Weinberg tarafından
çekilen film, ne yazık ki günümüzde mevcut değildir.
Bugün
elimizde yapımcısının bilindiği ve günümüze kadar gelen bir film bulunmaktadır.
Bu da Makedonya asıllı Manaki Kardeşlerin 5-26 Haziran 1911’de V. Sultan
Mehmet Reşat’ın Manastır ve Selanik ziyareti sırasında çekilen filmdir. Bu
haber filmi Makedonya Sinematek’inde saklanmaktadır. Osmanlı’nın çok halklı
yönetiminde ortaya konan bu sinema çalışmalarının Türk Sinema Tarihi içinde yer
alması doğaldır. O yıllarda Manastır kentinin canlılığı, sanatla, politikayla
ve yeni fikirlerle ilgili olayları hemen gündemine aldığı da biliniyor.
Fuat
Uzkınay’ın
“Ayastefanos Abidesinin Yıkılışı” (1914) adlı filmi Türkiye’de sinemanın
başlangıcı, dolayısıyla film de ilk Türk filmi sayılmaktadır (Önder-Baydemir
2005: 118).
İstanbul’un, dolayısıyla
Türkiye’nin, ilk yerleşik sinema salonu “Cinema Theatre Pathe Freres”
adıyla, Tepebaşı’ndaki Şehir Tiyatrosu’nun komedi bölümü olan binada,
S. Weinberg tarafından 1908 yılında açılmıştır (Gürkan 1996: 28). Bu
salondaki ilk gösterimin programı şöyledir:
1.
Orkestradan uvertür
Cinde,
doğal görüntü
Güzel
daktilo, komik sahne
St.
Michel’de bataklığa saplanan, dramatik sahne
Bir
domuz kazandım, komik sahne
Kurbağa,
renkli sahne
2.
Orkestradan vals
İsveç
dansı doğal sahne
Değirmencinin
nefreti, dramatik sahne
Cehennem
ateşi, dramatik sahne
3.
Orkestradan potpuri
Şanssız
hırsızlar, komik sahne
Ustabaşı,
dramatik sahne
Toto
sigara içiyor, komik sahne
Orijinal
bir yolculuk, renkli sahne
Kartpostal
koleksiyonu, komik sahne
Orkestradan
kapanış marşı (Gürkan 1996: 30)
Sinemanın
taşradaki serüveni ise, 1909’da açılan ilk sinema salonu ile İzmir’de
başlamıştır. Ankara ve Bursa’daki sinema salonları, yayılımın diğer adresleridir
(Aydın 2008: 2)
Konya’da
bilinen ilk sinema gösterimi 1910 yılında Amerikalı misyoner Dr. William
Dodd’ın Araboğlu Makası’ndaki hastanesinde Hristiyan Gençlik
Teşkilatı tarafından gerçekleştirilmiştir (Odabaşı 1998: 177-178; 2001:
233).[1]
Merhum
Selçuk Es ise merhum Ahmet Rasih İzzet Koyunoğlu’nun notlarına dayanarak
Konya’da ilk sinema gösteriminin İttihat ve Terakki Cemiyeti Konya
Şubesi’nin merkez binası olan 1970’li yıllardaki Demokrat Parti
binasında yapıldığını, filmin konusunun da “Yusuf İzzeddin Efendi’nin
Rumeli Gezisi” olduğunu belirtir (Es 1975: 3).[2]
KONYA’DA
İLK SİNEMALAR
Sanayi
Mektebi Sineması
Konya’nın
ilk sinemasıdır. Sanayi mektebinin kuzeybatısında, okuldan beş altı metre
uzaklıkta olan iki katlı bina 1911-12 yıllarında yapılmıştır. Alt katı
marangozhane, üst katı da marangozhanede üretilen eşyanın sergilenmesi amacıyla
sergi salonu olarak yapılmıştır. Sanayi Mektebi Sineması, 1913 yılında bu sergi
salonunda faaliyete geçmiştir. Bu salona girmek için ilkin on beş-yirmi basamaklı
bir merdivenden sahanlığa gelinir, buradan da on beş basamaklı bir merdivenle
salonu dâhil olunurdu. Salonda balkon da bulunmaktadır.
Oldukça
loş olan salonun tavan yüksekliği 6-7 metre, boyu 15-20 metre, genişliği de 7
metre kadardır.
Sinemanın
hareketli bir perdesi vardır. Bu perde film gösterileceğinde iner, tiyatro
oynanacağında da kalkardı. Salonun orta gerisinde de makine dairesi yer
almaktadır. Salonun arka gerisinde yirmişer kişi alacak şekilde mevkiler
vardır. Erkekler öne, kadınlar arkaya otururlardı (Kişmir-Es 1962a). Tahminen
250-300 kişilik olan salonda, halkın oturacağı bölüm arkalıksız sandalyelerden
ibarettir. Mevki denilen bölüm, pahalı olduğu için rağbet azdır. Talebin çok
olduğu yer tabureli olan bölümdür (Aydın 2008: 63).
Binanın
dış görünümü ise şöyledir: yerden sinema salonu zeminine kadar olan duvar Sille
taşıyla, buradan çatıya kadar olan duvar ise kerpiçle örülmüştür. Çift kanatlı,
tahta panjurlu beş altı pencere ile aydınlatılan binanın çatısı Marsilya
kiremidi kaplıdır (Kişmir-Es 1962a).
Sinemanın
elektriği, mektebin bahçesine kurulmuş 110 voltluk küçük bir benzinli
jeneratörden sağlanmaktadır. Gürültülü çalışan jeneratörün sesi, salondan
duyulmaktadır. Sinemaya, okul girişi yakınında bulunan bilet kulübesinde bilet
alınarak girilmektedir. Kadınlar gününde biletler, sinema salonunda herkes
yerini aldıktan sonra, film başlamadan on beş dakika önce orta yaşın üzerinde
bir bayan tarafından toplanmaktadır. Bu görev genellikle o dönemde biçki-dikiş
yurdu sahibi Terzi Emine Hanım tarafından yerine getirilmektedir. Bilet
ücretleri, 10-15 kuruş arasında değişmektedir (Kişmir-Es 1962b; Aydın 2008: 63).
Pazar
akşamları tatil edilen sinemada, bunun dışında her akşam film gösterimi
yapılmaktadır. Haftada bir gün de gündüzleri kadınlar için ayrılmıştır, ve
Celâlettin Kişmir ve Selçuk Es, ilk sinema filmi gösterildiğinde perdede bir
kara trenin kendilerine doğru geldiğini gören seyircilerden bazılarının
bayıldığını, bazılarının da korkup kaçtığını yazmaktadırlar. Sinemayı
işletenler, bu kargaşayı önlemek için, filmi yarıda kesmiş ve halka aydınlatıcı
bilgiler vermek zorunda kalmışlardır. Sinema afişlerinin yazsısı, Makinist Ziya
Bey tarafından yazılmaktadır. Ziya Bey ayrıca, filmin anlaşılmasını sağlayacak
bir Türkçe metni düz cam üzerine çini mürekkeple yazmakta gösterim sırasında
film durdurulup camlardaki yazılar izleyicilere göstermektedir. Film bir süre
oynatıldıktan sonra üzeri yazılmış camlardan biri gösterilmektedir: "10
dakika istirahat lütfen biletlerinizi kontrole hazırlayın." Bir taraftan
da bilet kontrolü yapılmaktadır (Es, DN: 3408, 341; Kişmir ve Es, Yeni
Konya: 24 Mayıs 1962).
Sanayi
Mektebi Sineması, I. Dünya Savaşı ve
Millî Mücadele boyunca önemli bir görevi yerine getirir: Millî hisleri
uyandırma ve mücadeleye teşvik. Bunun için haftada iki gün gündüzleri film
gösterimi ücretsizdir. Özellikle Birinci Dünya Savaşı’nda, Almanların çeşitli
cephelerde çektikleri savaş sahneleri ve Çanakkale Savaşları gösterilirken,
kendini tutamayarak ağlayan, dişlerini gıcırdatan haksız uğranılan mağlubiyet
karşısında acı duyanlar çoğalmakta, halk galeyana gelmektedir. Seddülbahir ve
Kilitbahir mevkilerinde cereyan eden savaşlarda şehit düşenlerin cesetlerinin
toplanışı, çukurlara gömülüşleri, alınan esir ve yaralılar ile elde edilen
askerî malzeme ve cephanelerin sevkleri, bu amaçla uzun uzun ve ayrı sahneler hâlinde
tekrarlanmaktadır. Film gösterilmeden önce toplanan halka, sahneye çıkan aydın
bir genç, vatanın acıklı durumundan kısaca söz edip geçen harbin acı
hatıralarını canlandıran filmden bahsederek halkın, millî hislerini galeyana
getirmeye çalışır. Bundan sonra oldukça uzun süren film gösterimi
başlamaktadır. Sinemanın, Millî Mücadele’de film şeridi ve mızıka takımı aldığı
kurum Gomon Sineması Şirketidir (Kişmir-Es 1962b; Aydın 2008: 63-64).
Sanayi
Mektebi Sineması, binasının 1926-27 yıllarında yıkılması ile tarihe mal
olmuştur (Kişmir-Es 1962a).
Belediye
Sineması
Belediye
Sineması, Konya’nın ikinci sinemasıdır. Bu sinema, Alâeddin Tepesi’nin
güneydoğu eteklerinde bulunan Rum Okulunun yanında 1910 yılında inşa edilen
ahşap binadır (Odabaşı 1998: 179). 1916 yılında, Vali Muammer Bey zamanında,
bazı tadil ve tamirlerle aynı zamanda tiyatro olarak kullanılmaya başlayan
binaya Gökalp Tiyatrosu adı verilmiştir. Tiyatroda bir yılda iki yüzden fazla çeşitli
gösteriler yapılmış; Konyalı da, kadını sahnede ilk defa burada görmüştür.
Gökalp
Tiyatrosu, 1918 yılından itibaren sinema olarak da kullanılmaya başlanmıştır.
Millî Mücadele yıllarında askeriyenin emrine verilen binanın zemin katı
askerlerimizin elbise ve çamaşırlarının dikildiği dikim bölümü, birinci katı
kundura imalathanesi, ikinci kat saraçhane, üçüncü kat da tüfek ve kama imal ve
tamir atölyesidir. Millî Mücadele sonrası, 1923 yılından itibaren bina tekrar
sinema olarak kullanılmaya başlanmıştır. İkinci tamiratını 1925 yılında gören
bina, bu tarihten itibaren Belediyenin malı olmuştur (Kişmir-Es 1962c [26
Mayıs]).
1926
Eylülü başında küçük bir yangın tehlikesi geçiren sinema, 5 Eylül 1926
tarihinde “Esir Melike” filmi ile tekrar halkın hizmetine açılır (Aydın 2008:
65). Sinema, 1931 yılında tekrar bir bakım görmüş ve bir balkona
kavuşturulmuştur (Kişmir-Es 1962 c [28 Mayıs]).
Sinemanın
ilk müsteciri Tatlıcı Mümin Usta’dır. 1925 yılındaki tamirinden sonra sinemayı
Ağazade Zühtü Bey kiralamıştır. Sinemayı uzunca bir süre işleten Zühtü Bey’in
zamanında sinema altın devrini yaşar Zühtü Bey’den sonra sinemanın
işletmeciliğini Ceylani, Seyfi ve Ata (Koçbeker) beyler üstlenirler (Kişmir-Es
1962c [27 Mayıs]).[3]
Merhum
Mahmut Sural da Belediye Sineması hakkında şu bilgileri verir:
“Yıkılan
Belediye Sineması çok şeyler görmüş. Ünlü aktörlerden Raşit Rızalar, Muhsin
Ertuğrullar, Atıf Kaptanlar bu sinemanın sahnelerinde çok güzel ve kaliteli
oyunlar çıkarmış, Konyalıların bediî zevklerini tatmin etmişlerdir. Bunlardan
başka Hafız İhsan’ın Ankara Opereti, Kemal Sahir tiyatroları, yabancı sirk
cambazları, hokkabazlar, illüzyonistler görmüştür bu sinema binası. Bu
sinemanın bir de propaganda usulü vardı ki ayrı bir hikâyedir bu da... İbrahim
Efendi, Belediye Sineması’nın reklâmını yapardı. Şimdi uslu uslu oturan bu
ihtiyar, gençliğinde çok dinamik, hazır cevap, şakacı bir genç adamdı. Okul
kara tahtalarına benzeyen ve üstüne tiyatro veya film afiş ve resimleri
yapıştırılmış olan tahtayı omuzlar ve elindeki çanı, çan çan öttürerek filmin
veya tiyatronun nitelik ve niceliğini bağıra bağıra anlatır; sinemaya,
tiyatroya müşteri toplardı. İşini o kadar becerikli bir biçimde yapardı ki
ister istemez meraklan[ıl]ırdı. Ama İbrahim Efendi’nin cevabı her zaman hazırdı...
Bir başka propaganda veya reklam usulü ise sinema kapısının önünde uygulanırdı.
Birkaç bando enstrümanıyla bir davul, sinema kapısının önünde kantolar yapar,
çoluk çocuk bu kanto şarkılarını merakla izlerlerdi. ‘Othello’ ile ‘Bir Kavuk
Devrildi’ ve ‘Aynaroz Kadısı’ oyunlarını ben bu sinemada seyretmiştim. Anıları
taptaze olarak hafızamda saklıdır (Sural 1975: 3).
Belediye
Sineması, Sural’ın anlattığı bu propaganda yönteminin dışında halkın sinemaya
olan ilgisini canlı tutabilmek için haftada iki kez “büyük ikramiyeler”in
verildiği piyangolar da düzenlemektedir (Aydın 2008: 66).
Belediye
Sineması Sille’nin eski belediye başkanlarından Şevket Yıldırım’ın
işletmeciliği döneminde –oğlu Galip Yıldırım’ın ifadesine göre- 1955 yılında
siyasi sebeplerle yakılınca (Aydın 2008: 67) tarihteki yerini alır[4].
Yeni
Sinema
Konya’nın
ilk özel sineması olan Yeni Sinema’nın kurucusu Cumhuriyet Konya’sının ilginç
tiplerinden biri olan Tevfik Ceylani’dir. 1890 doğumlu olan Ceylani, I. Dünya Savaşı yıllarında Konya’ya gelip yerleşmiştir.
Bir süre sarraflık yapmış, ardından Cumhuriyet Döneminin başlarında Konya’da on
sekiz yıl rakı üretmiştir. Rakı üretimi işi kârlı olmalı ki, 1928’de önceki
imalat ve satışla yetinmeyerek Larende semtinde yeni bir fabrika açar. Bu
fabrika devlet tarafından da desteklenmektedir. İnhisarlar Genel Müdürlüğünün
verdiği plana göre yapılmıştır.
Ceylani’nin
yükselişi daha sonra da devam eder. Konya Ticaret Odası tarafından önce 3.
Sınıfa 1933 başında alınan kararla da 1. Sınıfa
yükseltilir. En üst sınıfları, bu dönemde bankalar ve içki fabrikaları işgal
etmektedir. Fakat Ceylani, I. Sınıfa yükselişine
itiraz eder. İtirazla yetinmeyip, gerek gazete yoluyla gerekse İktisat
Vekâletine dilekçe vererek haksızlık yapıldığını bildirir. Tevfik Ceylani’nin
rahatsızlığı, 1. Sınıfa yükselmenin vergi ve abone ücreti gibi ek
külfetler getirmesinden kaynaklanmaktadır. Oda’ya yaptığı ikinci başvuruda,
sınıfının indirilmesine gerekçe olarak Belediye Sineması’ndaki ortaklıktan
vazgeçmesini gösterir.
Bu
durumdan Ceylani’nin, müskiratçılığın dışında başka bir iş daha yaptığı
anlaşılmaktadır: Sinemacılık. Belediye Sineması ortaklığından ayrılmıştır. Ama
bundan sonra sinemacılığı ile ünlenecektir. İçki üretimi devlet tekeline
alınınca, Ceylani sinemacılığa yönelmiştir. Sinemacılık alanındaki tecrübesi,
bir dönem işletmeciliğini yaptığı Belediye Sineması’na dayanmaktadır. Yeni
Sinema 1938 yılında bu deneyimin bir sonucu olarak inşa edilmiştir.
Orduevi
Sineması’nın[5] terk
edildiği, Belediye Sinemasının da kapalı kaldığı dönemde 60 bin nüfuslu Konya’nın
sinema ihtiyacını Ceylani’nin 500 kişilik Yeni Sinema’sı karşılamaktadır.
Ceylani,
sinemacılığın yanında siyasetle de ilgilenmektedir. CHP ve Belediye Meclisi’nin
üyelerindendir. 1947 seçimlerinde çoğunlukla, Konya Sanayi ve Ticaret Odası
İdare Meclisi Başkanlığına getirilmiştir. Başkanlığı 1960’a kadar sürer.
Ceylani’nin sinema işletmeciliği uzun yıllar, tahminen vefatına kadar faaliyet
gösteren Yeni Sinema’dan sonra 750 kişilik Ferah Sineması ve Yazlık Ceylani
Sineması ile devam etmiştir. Şeker hastalığı sebebiyle kırk yaşından sonra
gözleri görmeyen bu ilk özel sinema işletmecisi, 1977 yılında 87 yaşında hayata
veda eder (Aydın 2008: 68-69).
Yeni
Sinema’nın, yıkılmadan önceki işletmecisi Galip Yıldırım’dır. Sinema yedi yıl
süreyle Galip Yıldırım tarafından çalıştırılmıştır. Bir dönem babasıyla
birlikte Belediye Sineması’nı da işleten Galip Yıldırım, babası vefat ettikten
sonra sinema işletmeciliğine devam etmiştir. Konya sinemacılık tarihinde iz
bırakan şahsiyetlerden biri olan Yıldırım “Sinemacılar Kralı” lakabıyla şöhret
kazanmıştır. Park, Rüya, Yazlık Köşk ve Dünya, Galip Yıldırım tarafından
çalıştırılan diğer sinemalardır.
Şahin Sineması: Gazi Mustafa
Kemal İlkokulunun (günümüzde Karatay İlçe Millî Eğitim Müdürlüğü) yan tarafındaki
Mazhar Babalık Sokağı’ndaydı. Kemal Uluşahin tarafından Yeni Sinema örnek
alınarak yaptırılan Şahin Sineması uzun yıllar bu alanda hizmet verdi.
Sinemanın televizyona yenik düştüğü yıllarda faaliyetine son verilen Şahin
Sineması yıktırılarak yerine Şahin Pasajı inşa edildi.
Ferah Sineması: Mustafa Akkese
tarafından yaptırılan sinema, Zafer Meydanı’nda Kolordu Kumandanlığı Binası’nın
(Kız Ortaokulu) kuzeydoğu çaprazında bulunuyordu. Ferah Sineması da
televizyonun yaygınlaşmasıyla birlikte kapandı ve yerine Ferah Pasajı inşa
edildi.
Zafer Sineması: Adını Zafer
Meydanı’ndan alan ve Kolordu Kumandanlığı Binası’nın güneydoğu çaprazında yer
alan Zafer Sineması, lokantacılık, kahvecilik, kebapçılık gibi işler de yapan
Ömer Gazyağcı tarafından yaptırılmıştır.
Park Sineması: Mülkiyeti Avukat
Nihat Kişnişçi’ye ait olan ve Araboğlu Makası’nda yer alan Park Sineması,
Belediye Sineması yandıktan sonra Galip Yıldırım ve İsmet Aydınoğlu tarafından
hizmete açılmıştır. Park Sineması’nda daha çok Türk filmleri gösterilmiştir.
Saray Sineması: Orduevi’nin hemen
güneydoğusunda, Alâeddin Bulvarı üzerinde yer alan sinema, Cemal Tekin ve Hasan
Altıoklar tarafından işletilmiştir. Saray Sineması kapandıktan sonra binası,
Saray İşhanı olarak kullanılmaya başlanmıştır.
Rüya Sineması: Araboğlu
Makası’nda günümüzde Âşık Ömer Sokağı adını taşıyan sokak içerisindeydi. Modern
sinemalar karşısında bir süre direnen ve faaliyetlerine devam eden işletme de
diğer sinema salonları gibi kapandı ve binası gece kulübü olarak kullanılmaya
başlandı.
Büyük Sinema: İhsaniye
semtindeydi. Belirli bir süre sinema olarak kullanılan bina daha sonra düğün
salonuna dönüştürüldü.
Konya’da Yazlık
Sinemalar:
Konya’nın en eski yazlık sineması Araboğlu Makası’nda Tahir Paşa Camii’nin
yakınında yer alıyordu. Tevfik Ceylani’nin Yazlık Sineması adıyla
bilinen sinema, Tevfik Ceylani tarafından işletiliyordu. Belediye Sineması’na
bitişik olan Belediye Yazlık Sineması da Konya’nın en eski yazlık
sinemalarından biriydi. Yazlık Zafer, Zevk, Emek, Köşk,
Şafak, Lale, Selçuk ve Dünya şehrimizdeki diğer
yazlık sinemalardı.
Yazlık
Zafer Sineması,
Galip Yıldırım ve Ömer Gazyağcı tarafından açıldı. Yazlık Zafer Sineması
yeterli ilgi olmadığı için kısa süre sonra kapandı ve iki ortak Gevraki Hanı’nın
yan tarafında Yazlık Şafak Sineması’nı açtılar. Yazlık Şafak Sineması
çok iyi çalışmasına rağmen bulunduğu alan vakıf yeri olduğu için, bazı
uyarılardan sonra sahipleri sinemayı kapatmak zorunda kaldılar ve Zafer’de Yazlık
Lale adıyla yeni bir sinema salonu açtılar.
Yazlık
Köşk
Sineması, Meram Yeni Yol’da şimdiki Sema Oteli’nin bulunduğu yerde, Yazlık
Dünya Sineması ise Ordu Pazarı’nın karşısında yer alan Köşk Siteleri’nin
bulunduğu alandaydı. Orhan Selçuk tarafından işletilen Yazlık Selçuk
Sineması şimdiki Zindankale’deki Yüksek Öğrenim Kız Öğrenci Yurdu’nun
bulunduğu alandaydı. İrfan Altınel tarafından işletilen Yazlık Emek Sineması
ise Karatay Medresesi’nin yan tarafındaydı. Emek Sineması, Konya’da en son
yıkılan yazlık sinemadır. Eski Adliye’nin arkasındaki yeşil alan düzenlemesi
yapılmadan önce Konya Büyükşehir Belediyesi tarafından kamulaştırılan Emek
Sineması’nın yerine belediye ek hizmet binası inşa edilmiştir. Bunlardan başka
bir de Aslanlı Kışla’nın karşısında Yılmaz Güney’in teşvikiyle arkadaşı Mustafa
Saldı (Miço) tarafından açılan yazlık bir sinema bulunuyordu. Dolav semtinde
açılan ve Güney Sineması adıyla bilinen sinema kısa bir süre sonra
kapanmıştır. Televizyonun yaygınlaşması ve yazlık sinemaların bulundukları
alanların kıymetli arsalar hâline dönüşmesi gibi sebeplerle teker teker yıkılan
sinemaların yerine çok katlı apartmanlar ve iş merkezleri yaptırılmıştır.
KAYNAKÇA:
AYDIN,
Hakan (2008), “Sinemanın Taşrada Gelişim Süreci: Konya’da İlk Sinemalar ve
Gösterilen Filmler (1910-1950)”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi, S. 19, s. 61-74 (http://dergisosyalbil.selcuk.edu.tr/susbed/article/view/404/386;
Erişim: 08.10.2014/13.00 [s. 1-14])
ÇELİK,
Ahmet (2012), “İttihat ve Terakki Cemiyeti Konya Şubesi”, Konya
Ansiklopedisi, C. V, s. 374.
ES,
Selçuk (1975), “Büyük Konya Ansiklopedisi”, Yeni Konya (4 Kasım), s. 3.
GÜRKAN,
Füsun (1996), “Cumhuriyet Öncesi Türk Sineması (1895-1923”, İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Radyo-TV Sinema Ana Bilim Dalı,
(Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
KİŞMİR,
Celâleddin-Selçuk ES (1962a), “Yarım Asır Öncesi Konya: Sanayi Mektebi
Sineması”, Yeni Konya (23 Mayıs), s. 2.
(1962b), “Yarım Asır Öncesi Konya: Filim ve
Seyirciler”, Yeni Konya (24 Mayıs), s. 2.
(1962c), “Yarım Asır Öncesi Konya: Belediye
Sineması”, Yeni Konya (25-28 Mayıs), s. 2.
ODABAŞI,
A. Sefa (1998), 20. Yüzyıl Başlarında Konya’nın Görünümü, Konya.
(2001), “Geçmişin Konya Sinemaları”, Konya
Postası/Cönk Konya Yazıları, Fasikül: 31 (22 Ağustos), s. 233-234.
ÖNDER,
Selahattin-Ahmet BAYDEMİR (2005), “Türk Sinemasının Gelişimi (1895-1939)”, Eskişehir
Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, C. 6, S. 2 (Aralık), s.
113-135.
ÖZTEKE,
Uğur (2008), “Konya’nın Meşhur ve Meçhul Yüzleri: Nail Bülbül”, Memleket
(20 Temmuz; http://www.memleket.com.tr/news_detail.php?id=30236; Erişim:
08.10.2014/15.25).
SURAL,
Mahmut (1975), “50 Yıl Önceden Bu Yana Her Yönüyle Konya”, Yeni Konya (6
Aralık), s. 3.
UÇAR,
Ahmet (ts.), “Amerikan Hastanesi 2”, Konya Ansiklopedisi, C. I, s. 223-224.
[1] Merhum A. Sefa
Odabaşı’nın verdiği ve bu konuda yazılan makalelere referans olan bu bilgide
tarih doğru ise mekân yanlış; mekân doğru ise tarih yanlıştır. Zira hastane
için önce Şubat 1912’de Konya Vilayet Meclisi eski üyesi Rum milletinden
Kasapoğlu Simon’un köşkü kiralanmış; ilerleyen günlerde ise Değirmencioğlu
Simonaki’nin bugünkü Kolordu (Cumhuriyet Döneminde II. Ordu, günümüzde ise Türk
Silahlı Kuvvetleri Eğitim Vakfı Yükseköğrenim Öğrenci Yurdu) binasının yerinde
olan 1.600 arşınlık (yaklaşık 1200 m2lik) bir arsa üzerinde bulunan
köşk ve bahçesi satın alınmıştır (Uçar ts.: 224).
[2] İttihat ve Terakki
Cemiyeti Konya Şubesi 1907 yılında Sivaslı Ali Kemali tarafından kurulmuştur.
31 Mart Hareketi sonrasında daha da güçlenen İttihat ve Terakki Cemiyeti, 9
Mayıs 1909’da Konya merkezinde bir kulüp açmış; bu, Konya’da açılan ikinci
İttihat ve Terakki şubesi olmuştur. Halep Oteli, Cemiyet’in Konya merkez kulübü
olarak kullanılmıştır (Çelik 2012: 374).
[3] Mahmut Sural da
sinemanın işletmecilerini Zühtü Bey’den sonra Tevfik Ceylani, Naim Özkoç,
Şevket Yıldırım olarak sayar (Sural 1975: 3).
[4] Kişmir ve Es,
sinemanın yanış tarihini 1956 olarak verirler.
[5] Halkevi’nin
yan tarafındaki Konya Orduevi’nin 1930’lu yıllarda inşa edildiği Selçuk Es’in
“Büyük Konya Ansiklopedisi” tefrikasının çeşitli maddelerinden öğrenilmektedir.
Orduevi’nin bir de sineması bulunmaktadır (1970’li yıllarda, Konya’nın en
modern sineması konumundaki Orduevi Sineması’na subay çocuğu arkadaşlarımın
davetlisi olarak sıkça gitmişliğim vardır). Mahmut Sural, Orduevi Sineması’nın,
ilk zamanlarında halka açık olduğunu; ancak ilerleyen zamanda ordunun ticaret
yapamayacağı gerekçesiyle sinemasının halka kapatıldığını yazar (Sural 1975).
Konya Bozkır'da 1964-1976 yillarında babam Mustafa Koçak sinema işletmişdir. ayrıca ilçemizde Burhan Bilgili ve Bülüç İbrahim lakaplı İbrahim Kurnaz'da sinema işletmişdir. Rahmetli Galip Yıldırım'ı tanıyorum. Sinema işlettiği gibi ilçelere film kiraya verirdi. iyi günler
YanıtlaSil