5 Ekim 2017 Perşembe

Konya'da "Yirmi Kur'a" Garipleri






KONYA’DA “YİRMİ KUR’A” GARİPLERİ
Ali IŞIK

Musalla Mezarlığı’nın, Parsana girişine yakın bir yerdeki iki Musevi mezarını, 2004 yılında, Konya mezar taşlarını incelemem esnasında gördüğümde oldukça heyecanlanmış; saniyeler içerisinde de zihnimde farklı senaryolar canlanmıştı. Öyle ya ne işi vardı bu iki gayrimüslim mezarının Müslüman mezarları arasında? Bunlar ne diye az ilerideki Ermeni Mezarlığı’na değil de buraya defnedilmişlerdi? Araştırmamım ilk yıllarında bu mezarlar üzerine bütün sorularım hep cevapsız kaldı.
Araştırmamın, “Kendilerini Bize Emanet Edenler” başlıklı bölümünde, Ermeni Mezarlığı sakinlerinin yanı sıra bu iki Musevi mezarını da söz konusu etmiş; bırakın kimlikleri hakkında bir bilgi vermeyi, kitabesi okunamadığı için birinin adını dahi belirtememiştim. Ta ki 2012 yılında muhterem M. Ali Uz ağabeyin bir yazısına kadar (Uz 2012: 444). Bu yazıya dayanarak mezkûr araştırmamda onlar hakkında: “Müteveffa Vitali Benbasat ile yanı başındaki dindaşı, II. Dünya Savaşı sırasında, 1940’lı yılların başlarında, Konya’ya getirilip yol yapımında çalıştırılan bir bölük Musevi askerden ikisi olmalıdır. Muhacir Pazarı’nın doğu tarafındaki Söylemez Konağı’ndan İstasyon’a kadar olan yolun [Sahip Ata Caddesi] yapımında çalıştırılan bu askerlerin barınmaları için Sultan Selim Camii ibadete kapatılmıştır” bilgisini verebilmiştim.
Geçtiğimiz günlerde İbrahim Büyükeken’in Merhaba Şehir’de yayımlanan yazısıyla biraz daha aydınlanan konunun artık künhüne varmak vacip olmuştu.
Birbirine oldukça yakın bu iki mezar, yapı itibariyle Hristiyan mezarlarından farklı değildi. Mezarların üstü yatay olarak yekpare bir Sille taşıyla kapatılmıştı. Bu iki gayrimüslim mezarlarını birbirinden ayıran tek fark Musevilerinkinde kitabenin üstüne kazınmış bir mühr-i Süleyman yahut Davut yıldızı (Yahudilerce Davut kalkanı, Siyon yıldızı), Hristiyanlarınkinde ise haç yer almasıydı.
Başarılı hizmetlere imza atan Konya Büyükşehir Belediyesi Mezarlıklar Müdürlüğü zaman içerisinde Konya mezarları ve mezar taşlarına gösterdiği ilginin aynısını bu iki garibin mezarından da esirmemiş. Mezarların etrafı temizlenip, mezarlar görünür hâle getirildikten başka taşları, üzerlerini kaplayan yosunlardan arındırılmış. Hatta müteveffa Vitali Benbasat’ın mezar taşı kitabesi bir ara boyanmış bile. Vitali Benbasat’ın mezar taşı kitabesi şöyle:
“Vitali Benbasat
Ocağına dönemedin
Asker iken vefat ettin
Zalim ölüm pençeledi
Gençliğini heder etti
Mezarını erken buldun
Rahmete kavuşsun ruhun
Doğ-T-1906
Vef-T-5-4-1942”
On yıl önce okunmaz durumda olan Liya Asayaş’ın mezar taşı kitabesi ise okuyabildiğimiz kadarıyla şöyle:
“Hayal oldu genç ya
şında Hem de bil yazılı
başında Rahmet ol
sun sana Liya rahat (?)
Uyusun naşın da
İzmirli Yuda oğlu
Liya Asayaş
Ruhuna rahmet
8-8-1942”
İbrahim Büyükeken mezkûr yazısında bu müteveffa askerlerin İkinci Dünya Savaşı esnasında yirmi kur’a ihtiyat askerlerinden olduğunu belirtirken bu ihtiyatların yaşadığı süreçten yeterince bilgi aktarıyordu (Büyükeken 2014). Biz de aşağıda yer vereceğimiz bilgilerle Büyükeken’in mezkûr yazısını biraz daha detaylandırmış olacağız.
Yirmi Kur’a İhtiyat Askerleri
Yıl 1941, günlerden 22 Nisan’dı. O gün Meclis, ateşli tartışmalardan sonra Milli Müdafaa (Savunma) Vekâleti’nin teklifini değerlendirerek, 1312-1329 (1896-1913) doğumlu tüm gayrimüslim erkeklerin Nafıa (Bayındırlık) Vekâleti emrine verilmek üzere askere çağırılmasına karar vermişti. Gerekçe Nazi ordularının Yunanistan’ı işgal edip Türkiye sınırlarına dayanmalarıydı. Hükümet Alman ordusunun bir sonraki hedefinin Türkiye olmasından korkuyordu. Karar gereği, mayıs ayının ilk yarısında 25 ila 42 yaş arasındaki gayrimüslimler askere alındı. Bu iş gizli tutulduğu için, askere alınacaklar durumu kendilerini teslim almak üzere kapılarına gelen görevlilerden öğrenmişlerdi. Buna daha sonra Türkiye’nin dört bir yanındaki gayrimüslim erkekler de katıldı (Hür 2008).
“Yirmi Kur’a İhtiyat Askerleri” olarak meşhur olan bu hadisedeki kur’a kelimesi askerlik hizmetiyle ilgilidir. Deyim, askerlik çağına gelmiş veya ihtiyata ayrılmış erkeklerin silahaltına alınmalarını tarif etmek için kullanılmıştır (Koç Bileydi 2012: 13).
İhtiyata ayrılmış azınlıkların tekrar silahaltına alınmalarının sebebi olarak birbirlerini tamamlayan üç tez ortaya atılmıştır. Bunlar:
a) Gayrimüslim vatandaşları bir süre ticaretlerinden uzaklaştırıp onları ticari olarak zayıflatmak ve bu yöntem sayesinde Müslüman bir burjuvazinin doğmasını kolaylaştırmak.
b) Gayrimüslim vatandaşlara güven duyulmadığından Türkiye’nin savaşa girmesi hâlinde onların muhtemel beşinci kol faaliyetlerini önlemek için onları kamplarda enterne etmek.
c) Nazilerin, dönemin Hariciye Vekâletine yönelttiği talepleri doğrultusunda azınlıkları kamplarda toplayıp enterne etmek (Bali 1998: 272).
Nafıa Vekâleti emrindeki bu askerlere silah verilmediği gibi tek tip askerî üniforma da dağıtılmamış; bunlara 28 Aralık 1939 tarihinde Erzincan’da meydana gelmiş olan depremden zarar görenlere yardım için Yunanistan’dan gönderilmiş olan çöpçü elbiseleri giydirilmiştir (Bali 1998: 261).
Yirmi kur’a ihtiyat askerlerinin mevcutları da şöyledir: Konya’nın da aralarında bulunduğu ikinci bölgede 1.494 Rum, 664 Ermeni, 175 Yahudi; Trakya’da 11.939 Rum, 7.318 Ermeni, 1.671 Yahudi; Üçüncü Bölge olarak isimlendirilen Doğu ve Güneydoğu’da 4.869 Ermeni, 1.199 Rum; Dördüncü Bölge olan Ege Bölgesi’nde ise 5.072 Ermeni, 1.135 Rum ve 500 Yahudi’dir (Büyükeken 2014).
Diğer bölgelere nazaran şartları daha rahat olan Konya’da görevlendirilen yirmi kur’aların, birçoğu tren istasyonlarında buğday başta olmak üzere yiyecek depolarında sevkiyatta kullanılmış, bazıları da taş kırma ve yol yapımı gibi ağır işlerde çalıştırılmıştır (Büyükeken 2014). İşte Musalla Mezarlığı’nda metfun Vitali ve Liya Konya’daki bu yirmi kur’alardan ikisidir.
Yirmi sınıf gayrimüslim ihtiyat, 27 Temmuz 1942 tarihinde terhis edilmişlerdir (Bali 1998: 272).

KAYNAKÇA:
BALİ, Rıfat N. (1998), “II. Dünya Savaşı Yıllarında Türkiye’de Azınlıklar-1/Yirmi Kur’a İhtiyatlar”, Tarih ve Toplum, S. 179 (Kasım), s. 260-274.
BÜYÜKEKEN, İbrahim (2014), “Musalla’daki Musevi Mezarlarının Sırrı”, Merhaba Şehir, http://www.merhabahaber.com/musalladaki-musevi-mezarlarinin-sirri-325471h.htm, 24.12.2014/11.25.
HÜR, Ayşe (2008), “Milli Güvenlik Devleti’nin İnşaası/ Cumhuriyet’in Amele Taburları: Yirmi Kur’a İhtiyatlar”, Taraf, 26 Ekim (http://arsiv.taraf.com.tr/yazilar/ayse-hur/milli-guvenlik-devletinin-insaasi/2434/, 25.12.2014/23.50)
KOÇ BİLEYDİ, Malike (2012), “Atatürk’ün Vatandaşlık Anlayışı ve Günümüzde Yahudiler”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, S. 84, s. 1-39 (http://www.atam.gov.tr/wp-content/uploads/001-Malike-Bileydi-Koc.pdf, 31.12.2014/20.30)
UZ, M. Ali (2012), “Konya’nın Çınarları 3: Hamza Uçar”, Merhaba/Akademik Sayfalar, (haz. M. Ali Uz-Ali Işık), Konya 14 Kasım 2012, c. XII, S. 28, s. 444.
YALÇIN, Kemal (haz) (2007), “6-7 Eylül 1955’e Tanıklık Edenler Anlatıyor”, Agos, S. 597, 07 Eylül (http://garine.blogcu.com/6-7-eylul-1955-e-taniklik-edenler-anlatiyor/2366971, 24.12.2014/14.35)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder