Kadı Abdurrahman Paşa Konya’ya Nasıl Girdi?
Ali IŞIK
Kadı Abdurrahman Paşa’nın Konya’ya vali olarak atandığında Konyalıların bu atamaya karşı çıkarak Abdurrahman Paşa’nın şehre girmemesi için Koç Bekir Ağa önderliğinde Paşa’ya karşı nasıl direndiklerini ve akabinde gelişen safahatı Akademik Sayfalar’ın 19. Cildinde iki tam sayıda anlatmıştık (Merak edenler için anılan makalemizin künyesi ve linkleri yazı sonuna eklenmiştir). Geçenlerde Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi’nde tarama yaparken tesadüfen bulduğumuz bir belge, Abdurrahman Paşa’nın, Konyalıların direnişi sonrası şehre nasıl girdiğine dair önemli bir bilgiyi haizdi. Konuya önemli bir katkı sağlayacağı kanaatiyle konuya ilgi duyan okuyucularımız için bu belgeyi paylaşıyoruz.
Hû
Devletlû Veliyyü’n-ni’mâ Efendim Hazretleri
Konyalu bu def’a itâ’at idüb Abdurrahman Pâşâ’yı Konya’ya da’vet itmiş olanlarile pâşâ-yı mûmâileyhiñ şimdiye dek Konya’ya duhûlü melhuz olub ancak mukaddem telef olan emvâlini âhâlîye tazmin itdirmek ve bâ’is-i fesâd olanları te’dîb ile Konya’ya nizâm virmek dâ’iyesinde olur ise belki yine bir hâdise tekevvün ider hemân pâşâ-yı mûmâileyhiñ Konya’ya dek çıkub Rûmili’ye me’mûriyyeti içün Üsküdâr’a gelmesi ta’cîl olunsun ve şeyh efendiyi vesâ’irleri tekdir dâ’iyesinde olmayub te’lîf eylesün hâsılı bir gün akdem Konya’dan hareket eylemesi irâde-i seniyye muktezâsıdır diyü şimdi inâyet buyurulan tezkire-i seniyyeleri mazmûnı karîn-i iz’ân-ı çâkeri olmuşdur Abdurrahman Pâşâ’nıñ vech-i meşrûh üzere tahrîrâtı gelüb Bâb-ı Âlî’ye arz olundu tarafımıza dahi tahrîrâtı olmağla cevâb yazılub gönderilmek üzere iken sabâhdan Çapâr zâdeniñ dahi tarafımıza tahrîrâtı zuhûr itmekle pâşâ-yı mûmâileyhiñ yağma olunan mâlını âhâlî ta’ahhüd eyledi ve mevcûd olanları bir tarafdan cem’ idüb virecekler lâkin telef olmuş biraz mâl dahi olur ise âhâlîyi tazyik ile bunları tazmîn itdireyim dâ’iyesinde olmaması tahrîr buyurulur ise güzel olur deyü Çapâr zâde yazmış bu mezâyâlarıñ cümlesini beyân iderek Abdurrahman Pâşâ’ya mufassal kâğıd yazub gönderdim Bâb-ı Âlî’den dahi tahrîrâtına cevâb yazılmış anı da berâber irsâl eyledim yazdığım kâğıdıñ müsveddesi yokdur kendü hatt-ı sakîm-i âcizânem ile yazıldığından mefhumu böyledir ya’nî sizin Konya’ya duhûlüñüz mücerred tekmîl-i arz ve şân içün olmağla bundan soñra Konya nizâmı lâzım değil hemân cümleye istimâlet virerek çend rûz zarfında tarafınızdan bir mütesellim nasb idüb cenâbıñız hareket ve azîmet eyleyesiz ve şeyh efendi her ne kadar imtidâd-ı fesâda sebeb olmuş ise dahi çünki bu def’a ma’iyyetiñize gelüb da’vet ve itâ’at izhâr eylemiş şeyh efendiye ve sâ’ir ehl-i arz ve belki haşvâne bile mu’âmele-i bâride ile tekdîr sûreti göstermeyesin mukaddem Konya’da fulan mâlıñızdan mevcûd olanları alub ba’zı telef olmuş şey’ varise anları âhâliye tazmîn itdireyim dâ’iyesinde olmayasız diyerek bu ibâreleri etrâfile derç eyledim Hakk ta’âlâ selâmet virsün efendim
(arka sayfa)
Devletlû Veliyyü’ni’mâ Efendim
Konya’ya giden tebdîl-i hasekiniñ takrîri manzûr-ı çâkerânem oldu bu makûle maslahat mümted oldukca beher hâl ta’azzî ideceği bi’t-tecrübe zâhir olan hâlâtdandır Abdurrahman Pâşâ asker bulamaz makûleden değildir lakin etrafdan cem’ ideceği asker işe yaramaz ve Konya mâddesine çok fesâd karışdı her ne ise Çapâr zâde me’mûriyyetinden garaz Çapâr zâde sıytı ile maslahata sühûlet gelmek ve mümkün ise Abdurrahman Paşa’yı yumuşaklıkla Konya’ya idhâl değil ise izhâr-ı kuvvet ile Konya haşerâtını te’dîbe ikdâm eylemek içündür Konyalı beher hâl-i ittifâka mecbûr olacağında şübhe yokdur ancak bu cem’iyyet ve ittifâk şeyhîñ Konya’da olmasiledir şeyh Konya’dan çıksa ittifâkları muhtell olur ve içlerine tefrika düşer bu def’a Çapâr zâde şeyhe kâğıd yazmış ve emniyyet virmiş lakin henüz cevâbı gelmedi diyor zannıma göre Çapâr zâde bir iki def’a muhâbere ile Konya gâ’ilesini suhûlet ile bitürmek gerekdir şimdi i’zâm-ı umûr eylemesi soñra hizmet beğendirmek ve devlete minnet eylemek içündir ma’mafîh bu def’a Çapâr zâde’ye kapûdan mü’ekked tahrîr olunmak lâzimeden olmağla bugün kapûda idim sadr-ı a’zâm efendi ile müzâkere olundu Abdurrahman Pâşâ’nıñ ne sûretle mümkün ise Konya’ya idhâli senden matlûbdur diyü cevâb yazılacak taraf-ı vâlâlarından ve taraf-ı çâkerîden dahi yazılmak lâzımdır Abdurrahman Pâşâ’nıñ hodbehod Konya’ya duhûle kudreti yoğise dahi devletce vikâye-i nüfûz içün Abdurrahman Pâşâ’yı Konya’ya idhâl iktizâ ider zan iderim ve Abdurrahman Pâşâ dahi gâlibâ maslahatıñ suhûlet tarafında gezmek gerekdir lakin Abdurrahman Pâşâ her ne kadar suhûlete sa’y eylese mâdâmki herîfler emîn olmaya Abdurrahman Pâşâ tarafına meyl itmezler beher hâl Çapâr zâde gibi bir vâsıtaya muhtâcdır bu dakîkalar Abdurrahman Pâşâ’ya dahi taraf-ı çâkerîden tahrîr olunmuş olmağla bu def’a yine te’kîd olunur kaldı ki başbuğ Abdurrahman Pâşâ olsun âhiri olsun her kim olsa anıñ dâ’iresi beher hâl ser-haşîme-i çâkerî neferâtı gibi olur zîrâ ocak askerî başbuğuñ dâ’iresi halkı olamaz ocak askeri devlet askeridir ve bi’t-tevfîk-i Allahü Ta’âlâ iş görecek ocak askeridir başbuğuñ me’mûriyyeti fakat ocak askerîni ocak zâbıtânile ittifâk iderek oradadır Abdurrahman Pâşâ başbuğ olmasundan garaz hâricden bir herîf başbuğ olsa ocak askerine henüz içimizden bu kadar hasûd var iken hâricden başbuğ olan herîf nasıl sadâkat ider nihâyet Abdurrahman Pâşâ’yı tercîh oldukca bu asker ile münâsebeti olduğundan ocağıñ gayretini iltizâm ider me’mûline mebnîdir ammâ dâ’î-i başbuğluk ile bu tarafda kalmak Abdurrahman Pâşâ’ya değil hâricden hîç birine câ’iz değildir zamânede dîn ve devleti mülâhaza ider azdır bi-avni’llahi ta’âlâ asker eyledikce içlerinde elbette işe yarar zâbitân dahi hâsıl olur ocak askeri ocak ağası ve zâbıtânile a’mâl olunur Abdurrahman Pâşâ Rûmili maslahatına irişemediği sûretde dahi inşâallahü ta’âlâ bizim işimize halel gelmeyerek celb-i asker husûsuna sa’y olunmakdadır gelecek askerimiz peyderpey geldikde bi-tevfîkihi ta’âlâ bir ordu tertîbi ile hey’et-i mecmû’amızı ocak ağası ve hâfız ağa ile çıkarmak kâbildir nihâyet iktizâ ider ise Şumla’nıñ mutasarrıfı Osmân Pâşâ hâtıra gelür siz dahi mülâhaza buyuruñ lakin şimdilik ser-rişte virse soñra Abdurrahman Pâşâ’nıñ Konya’ya suhûlet ile dahi girmesi müyesser olamaz bu kadarca işâret olunur[1]
(BOA, TS.MA.e / 882-11, 29 Zilhicce 1218/10 Nisan 1804)
IŞIK, Ali (2020), “Koç Bekir Ağa ve Konya Hadisesi-1”, Akademik Sayfalar, C 19, S 46 (02 Aralık), s. 722-736; “2”, S 47 (09 Aralık), s. 738-752.
https://www.merhabahaber.com/httpswww-merhabahaber-comdfilecilt-19-sayi-46-2-aralik-2020-pdf-1829640h.htm
https://www.merhabahaber.com/httpswww-merhabahaber-comdfilecilt-19-sayi-47-9-aralik-2020-pdf-1829950h.htm
[1] Günümüz Türkçesiyle:
Hû
Devletli İyilik Sahibi Efendim Hazretleri,
Konyalı bu defa itaat edip Abdurrahman Paşa’yı Konya’ya davet edenlerle adı geçen paşanın şimdiye dek Konya’ya girmesi muhtemeldir. Ancak önceden telef olan mallarını ahaliye tazmin ettirmek ve kargaşaya sebep olanlara haddini bildirerek Konya’ya düzen vermek arzusunda olursa belki yine bir hadise oluşur. Hemen adı geçen paşanın Konya’ya dek çıkıp Rumeli’ye memuriyeti için Üsküdar’a gelmesi hızlandırılsın. Ayrıca şeyh efendiyi ve diğerlerini paylama arzusunda olmadan uzlaşsın. Hâsılı bir gün önce Konya’dan hareket etmesi yüce buyruk gereğidir, diye şimdi lütfedilen yüce yazının anlamı bendelerince anlaşılmıştır. Abdurrahman Paşa’nın Yukarda ayrıntılarıyla açıklandığı üzere yazışmaları gelip Bab-ı Âlî’ye arz olundu. Tarafımıza dahi yazışması olduğundan cevap yazılıp gönderilmek üzere iken sabahtan Çapar zadenin de tarafımıza yazısı ortaya çıktığından adı geçen paşanın yağma olunan malını ahali taahhüt eyledi ve mevcut olanları bir taraftan toplayıp verecekler. Lakin telef olmuş biraz mal dahi olursa ahaliye baskıyla bunları ödettireyim arzusunda olmaması yazılırsa güzel olur, diye Çapar zade yazmış. Bu vasıfların cümlesini beyan ederek Abdurrahman Paşa’ya ayrıntılı kâğıt yazıp gönderdim. Bab-ı Âlî’den de yazısına cevap yazılmış, onu da beraber gönderdim. Yazdığım kâğıdın müsveddesi yoktur. Kendi aciz, hatalı yazımla yazıldığından anlamı böyledir. Yani sizin Konya’ya girişiniz sadece şanınızı yüceltmek olduğundan bundan sonra Konya düzeni lazım değil, hemen herkesin gönlünü alarak birkaç gün zarfında tarafınızdan bir yönetici seçip cenapları hareket edip gelesiniz. Şeyh efendi her ne kadar kargaşayı uzatmaya sebep olmuşsa da bu defa yanınıza gelip davet ve itaat göstermiş. Şeyh efendiye ve diğer yandaşlarına gereksiz soğuk davranarak azarlamayasın. Önceden Konya’da filan malınızdan mevcut olanları alıp bazı zarar görmüş şey varsa onları ahaliye ödettireyim arzusunda olmayasınız, diyerek bu ibareleri ayrıntısıyla yazdım. Hakk taâlâ esenlik versin efendim.
(arka sayfa)
Devletli İyilik Sahibi Efendim,
Konya’ya
kıyafet değiştirerek giden görevlinin ifadesi bendenizce görüldü. Bu tür mesele
uzadıkça her bir durum oluşacağı tecrübeyle görülen hâllerdendir. Abdurrahman
Paşa asker bulamaz takımından değildir. Lakin etraftan toplayacağı asker işe
yaramaz ve Konya meselesine çok fesat karıştı. Her neyse Çapar zade görevinden
amaç Çapar zade, ünüyle meseleye yumuşaklık gelmek ve mümkün ise Abdurrahman
Paşa’yı yumuşaklıkla Konya’ya sokmak değilse kuvvet göstererek Konya başkaldıranlarına
haddini bildirme işini ele alması içindir. Konyalının her bir birleşme durumuna
mecbur olacağında şüphe yoktur. Ancak bu toplanma ve birleşme şeyhin Konya’da
olmasıyladır. Şeyh, Konya’dan çıksa birliktelikleri bozulur ve içlerine
anlaşmazlık düşer. Bu defa Çapar zade şeyhe kâğıt yazmış ve güven vermiş. Lakin
henüz cevâbı gelmedi, diyor. Zannıma göre Çapar zade bir iki defa haberleşme
ile Konya meselesini yumuşaklıkla bitirmek gerektir. Şimdi işlerin büyütülmesi,
sonra hizmet beğendirmek ve devlete teşekkür etmek içindir. Dolayısıyla bu defa
Çapar zadeye makamdan, yerine getirilmesi için yazı yazılması gerekliliktir.
Bugün makamda idim. Sadrazam efendi ile görüşüldü. Abdurrahman Paşa’nın ne
suretle mümkün ise Konya’ya girmesi senden istenmiştir, diye cevap yazılacak
yüce taraflarından ve bendeniz tarafından da yazılmak lazımdır. Abdurrahman
Paşa’nın kendi başına Konya’ya girmeye gücü yoksa dahi devletçe nüfuzunu
korumak için Abdurrahman Paşa’yı Konya’ya sokmak gerektiğini zannederim ve
Abdurrahman Paşa da galiba meselenin yumuşaklık tarafında gezse gerektir. Lakin
Abdurrahman Paşa her ne kadar yumuşaklığa çabalasa mademki herifler emin
olmayıp Abdurrahman Paşa tarafına yönelmezler, her bir durumda Çapar zade gibi
bir vasıtaya muhtaçtır bu dakikalar. Abdurrahman Paşa’ya da bendeniz tarafından
yazılmış olmakla bu defa yine kuvvetle bildirilir. Kaldı ki başbuğ Abdurrahman
Paşa olsun, sonrası olsun, her kim olsa onun dairesi her durumda bendelerinin
görkemli askerleri gibi olur. Zira ocak askeri başbuğun dairesi halkı olamaz;
ocak askeri devlet askeridir ve Allahü taâlânın yardımıyla iş görecek ocak
askeridir. Başbuğun memuriyeti fakat ocak askerini ocak subayıyla birleştirerek
oradadır. Abdurrahman Paşa başbuğ olmasından amaç, dışarıdan bir kişi başbuğ
olsa ocak askerine henüz içimizden bu kadar kıskanç varken dışarıdan başbuğ
olan herif nasıl bağlılık gösterir. Nihayet Abdurrahman Paşa’yı tercih oldukça
bu asker ile münasebeti olduğundan ocağın gayretini gerektirir, umuduna
dayanır. Ama başbuğluk amacıyla bu tarafta kalmak Abdurrahman Paşa’ya değil,
dışarıdan hiçbirine uygun değildir. Zamanımızda din ve devleti düşünen azdır.
Allahü taâlânın yardımıyla asker eyledikçe içlerinde elbette işe yarar subay da
sağlanır. Ocak askeri, ocak ağası ve subayıyla arzulanır. Abdurrahman Paşa
Rumeli meselesine erişemediği surette de inşaallahü taâlâ bizim işimize
eksiklik gelmeyerek asker gönderilmesi hususuna çabalanmaktadır. Gelecek
askerimiz art arda geldiğinde Allahü taâlânın yardımıyla bir ordu
düzenlenmesiyle bütün topluluğumuzu ocak ağası ve hafız ağa ile çıkarmak
kabildir. Nihayet gerekirse Şuyla’nın mutasarrıfı Osman Paşa hatıra gelir, siz
de dikkatlice düşünün. Lakin şimdilik ipucu verse sonra Abdurrahman Paşa’nın
Konya’ya yumuşaklıkla dahi girmesi nasip olamaz. Bu kadarca işaret olunur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder